Yıl 1993, 2 Temmuz Cuma…
Bir kara tarih, ülkemizin bağrına düşmüş bir kara leke…
Hem de Madımak Oteli’nden yükselen dumanlar kadar kapkara…
Yitip giden 37 can, 37 aydın, 37 pırıl pırıl insan…
Alevler içinde kavrulan o canların anısına saygıyla…
madımak’ta gül yakmak zor, gönül yakmak daha zor
kanatlanmış güvercindir her alev oy
göveren candır oy…
madımak’ta av avlamak zor, avlanmaktır daha hallice
dağılmış buluttur her nefes oy
bul unuttur oy…
madımak’ta cana kıymak zor, kan akıtmak daha beter
yeniden canlanır her göz oy
canla anılır oy…
madımak’ta türkü yakmak zor, şereftir daha kül olana
yeniden küllenir her zeytin dalı oy
güllenir oy…
madımak’ta utanç sayfaları çok, kızarmış sayfalar daha çok
her alev alev değil, cehennem topu oy
celallenir her nefes oy…
Der Barış Erdoğan “Madımak’ta Gönül Yakmak Daha Zor” şiirinde. O güzel insanlar bu ülkenin kültürüydü, rengiydi. Renk renk, ilmik ilmik işlenmiş güzellikleriydi. Kıydılar onlara. Bizleri acılar ve utançlar içinde bırakıp yükseldi göklere onlar. O güzel insanları kısacık bilgiler ve kendi dizeleri ya da onlar için yazılmış dizelerle hatırlatmak istedik…
Hayat Efsanedir
Saçların aklarla dolduğu zaman
Geriye hasretle bir bakar mısın?
Yıllar mazimizi yolduğu zaman
Göğsüne menekşe, gül takar mısın?
Pembe kıyılardan geçse bir sandal,
İşitsem sesini şen fıskiyenin;
Zikrimde canlanır eski bir masal:
Gözümde gözlerin, elimde elin…
Zaman kalbimizde can vermiş gibi,
En güzel renklerle süslenir mekân…
Suda aksimizle, havuzun dibi
“Hayat efsanedir” diyordu her an!
Asım Bezirci
Asım Bezirci, araştırmacı, yazar. 67 yaşında Madımak Oteli’nde yanarak öldü. 1928 Erzincan doğumlu olan Asım Bezirci üniversite yıllarında sosyalizm ile tanışarak Türkiye Sosyalist Partisi’ne üye oldu. Yayınlanmış 70 kitabı bulunmaktadır.
Barış Güvercini Uçsun Dünyada
Dostluklar kurulsun insanlar gülsün
Barış güvercini uçsun dünyada
Yok olsun kötülük düşmanlık ölsün
Barış güvercini uçsun dünyada
Dostluklar kurulsun insanlar gülsün
Son bulsun savaşlar kimse ölmesin
Dünya cennet olsun yaşasın insan
Gelin barışalım dökülmesin kan
Son bulsun savaşlar kesilsin figan
Barış güvercini uçsun dünyada
Dostluklar kurulsun insanlar gülsün
Son bulsun savaşlar kimse ölmesin
İnsancıl insanlar barıştan yana
Ancak zalim olan kıyar insana
Barış aşkı yayılmalı cihana
Barış güvercini uçsun dünyada
Dostluklar kurulsun insanlar gülsün
Son bulsun savaşlar kimse ölmesin
Nesimî der ki ey füze yapanlar
Acımasız zalim cana kıyanlar
Bırak ey yaşasın bütün insanlar
Barış güvercini uçsun dünyada
Dostluklar kurulsun insanlar gülsün
Son bulsun savaşlar kimse ölmesin
Nesimi Çimen
Nesimi Çimen şair, sanatçı. 62 yaşında Madımak Oteli’nde yanarak öldü. Alevi-Bektaşi halk ozanı olan Nesimi Çimen 1931 yılında Adana’da doğdu. İstanbul’a yerleştikten sonra geçimini sağlamak için ozanlık yapmaya başladı. Tunceli’de 1967 yılında sahnelenen Pir Sultan Abdal oyununda görev aldı. Aynı gün çıkan olaylarda tutuklanarak gözaltına alındı. Serbest kaldıktan sonra ailesiyle birlikte Zeytinburnu’nda bir gecekonduda yaşamaya başladı. Evinde dava arkadaşları olan, Yaşar Kemal ve Yılmaz Güney’in de bulunduğu çok sayıda sanatçı, ozan ve aydın kalmıştır. Türkülerini göğsünde taşıdığı “cura” ile söyledi ve bununla ünlendi. Nesimi Çimen üç telli curanın son ustasıdır.
Kor Düşseydi
Kor düşseydi keşke yüreğime,
Bu yine anlaşılır olurdu.
İçimde suyu kesilmiş bir fıskiye,
Birdenbire buruşup soldu.
Hoşçakal diyebildim güçlükle,
Sesimi iğneden geçirerek.
Dönüp arkama yürüdüm,
Adım adım gittikçe küçülerek.
Sen bana bir gurbet sundun,
Buğulu çocuk gözlerinle.
Öpüp başıma koydum,
Sevginin solgun güzelliğiyle.
Metin Altıok
Metin Altıok şair, yazar. 52 yaşında Madımak Oteli’nde yandığı için öldü. İzmir Bergama’da 1941 yılında dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi. Madımak Olayı’ndan ağır yaralı olarak çıktı fakat 9 Temmuz 1993 yılında kurtarılamayarak Ankara’da hayatını kaybetti. Metin Altıok 60’lı yıllarda genç şairlerden biri olarak anılmaya başladı. Ancak şiirleri ilk olarak 1970’li yıllarda yayınlandı. Romantik ve yalın bir dile sahip olan sanatçı çok sayıda şiir ve sanat etkinliklerine katıldı.
Asaf Koçak’ı Yaşamak
Akıl erdiremiyor dostları onun yokluğuna
biraz da bu kararsızlıktan olmalı
Onu görüyorlar hâlâ birine baktıklarında
biraz da bu şaşırmışlıktan olmalı
Adını sesleniyorlar birini benzetirlerse ona
biraz da bu yalnızlıktan olmalı
Asaf’ı sarmak için dostlukla
her mızıka çalışında duydukları fırtına..
Mızıkadan göğe ağan sesi
niye bu denli candan konuşur
niye ömrü kısa kelebeklerle?
Mızıkada dile gelen bakışı
niye bu denli boyun eğmiş
niye yoluna bir hüzün çıkınca?
Mızıkayla yankılanan yüzü
niye sevgiye çağırırken gülümser
niye daha güzelleşir küstüğü zaman?
Asaf’ı yaşamak olmalı biraz da
yeni bir yanıt aramak bu sorulara..
Kemal Özer
Asaf Koçak, karikatürist. 35 yaşında Madımak Oteli’nde yanarak öldü. 1958 yılında Yozgat’ta doğan sanatçı Kırşehir Eğitim Enstitüsü’nü bitirdikten sonra öğretmenlik yapmaya başladı. Daha sonra istifa ederek Ankara’ya gitti ve burada kişisel sergiler açtı. Yaşamının son 14 yılını karikatürist olarak geçiren Asaf Koçak’ın çizimleri Sorun, Yapıt, Yeni Olgu, Türkiye Yazıları, 2000’e Doğru, Bilim ve Sanat, Yarın, Edebiyat 81, Cumhuriyet, Günaydın ve Yeni Çuval’da yayımlandı. Sinemada da şansını deneyen Koçak, Simbad isimli kısa metrajlı bir filmde oynadı. Ayrıca musluk tamirciliği de yapan Asaf Koçak, Özgür Gelecek isimli derginin görsel danışmanlığı ve Pir Sultan Abdal dergisinin karikatüristliği görevlerini de üstlendi.
Kuşlar da Gitti
yalnızlık senin o konuşkan kuşun
hani hep duvarlara anlattığın
hapislerden kalma sürgünlerden.
yalnızlık senin o konuşkan kuşun
bulutlar taşıdığın yakut sürahide
begonyalar büyüten eski alışkanlık.
yalnızlık senin o konuşkan kuşun
kırk kapıdan geçmiş kırk kilitten.
yaralı, dili lâl, kanadı kırık
vurulmuş başında bir yokuşun.
Behçet Aysan
Behçet Sefa Aysan, şair. 44 yaşında Madımak Oteli’nde yanarak öldü. 1949 yılında Ankara’da doğdu. Kuleli Askeri Lisesi’ni bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdi. 12 Mart döneminde eğitimine ara verdi. Mezuniyetinden sonra önce İzmir’e atandı, ardından da Ankara’da psikiyatri ihtisası yaptı. Madımak olaylarında hayatını kaybetmesinden sonra Türk Tabipler Birliği Behçet Aysan’ın anısını yaşatmak için adına şiir ödülü vermeye başladı.
Eğer Bir Gün
Bir beyaz güvercin
Gelecekse ağzında bir mektupla
Ve silecekse gözlerimdeki hüznü
İsterim
Durmasın kanat çırpsın bana doğru
Bir gün eğer bir tahliye kağıdı
Beni sana kavuşturacaksa
Gayri gelsin düşlenen günler
Ocakta kaynayan tencere
Beşikte bebek
Tomurcuk tomurcuk
Filiz filiz hayat
Düşünsene ne güzel olurdu
Düşmansız yaşamak
Haydi boş ver bunlara
Şimdi bunlar tatlı hayal
Eğer bir gün sevgilim
Son verecekse hayatıma
Bir ses
isterim durmasın patlasın
Anlam bulacaksa kulaklarımda
Yalnız…
Düşerse kanımın bir damlası yere
Bilsinler ki
Orada kırmızı yediveren gülleri açacak
Ve bülbüller ağıt yakacak ölüme
Korksunlar korksunlar artık
Korksunlar alev çemberindeki akrep gibi
Çünkü ölümleri
Gül dikenlerinden olacak
Erdal Ayrancı
Erdal Ayrancı, şair. 35 yaşında Madımak Oteli’nde yanarak öldü. ODTÜ’ye 1978 yılında giriş yapan Erdal Ayrancı 1958 doğumlu. 12 Eylül döneminde hayatı değişti. Erdal Ayrancı, 1980-1983 yılları arasında Mamak, Ankara Kapalı, Niğde, Bor Cezaevlerinde hapis yattı.
Sevda Seni Sözlük Yaza
http://youtu.be/6CaxycJjYCw
Ne çok dizem vardır sana,
Ne çok tezenem.
İçim sızlar
Ta ucu burnumun,
Bilemem…
Sanki terzide daha
Kısa pantolonum dikiliyor…
Topum patlak..
Ellerim bana kıllı geliyor,
Ayaklarım çirkin.
Lakin…
Sakalımı çok seviyorum,
Büyümekten nefret ediyorum.
Tanıştım tanışalı
Kanıma girdi
Vesselam azizim.
Beni mahvetti
Neyin nesi.
Kulağımda
Beşiğimin bozuk sesi..
Hasret Gültekin
Hasret Gültekin, şair, saz sanatçısı. 22 yaşında Madımak Oteli’nde yanarak öldü. 1971 yılında Sivas’ın Han köyünde doğdu. 6 yaşında saz çalmaya başlayan Hasret Gültekin ilk olarak 11 yaşında sahne aldı. Resmi olarak çıkan ilk Kürtçe kaset olan Nevroz 1990 yılında piyasaya Hasret Gültekin tarafından çıkarıldı. 1991 yılında Rüzgarın Kanatları isimli albümü çıkardı ve pek çok sanatçının albümünde müzik yönetmenliği de yaptı.
Yine Gönlüm Hoş Değil
Bugün dost yaralanmış
Yine gönlüm hoş değil
Her yanı pârelenmiş
Yine gönlüm hoş değil
Dost hasreti zor imiş
Her dem ah u zâr imiş
Dert adamı yer imiş
Yine gönlüm hoş değil
Akarsuyum yansam da
Kül olup savrulsam da
Bazı bazı gülsem de
Yine gönlüm hoş değil
Muhlis Akarsu
Muhlis Akarsu, sanatçı. 45 yaşında Madımak Oteli’nde eşi Muhibe Akarsu’yla birlikte yanarak öldü. Saz sanatçısı olan Muhlis Akarsu 1948’de Sivas’ta doğdu. Yüzün üzerinde plak, dört kaset ve çok sayıda deyişi vardır. 1970’li yıllarda İstanbul’a yerleşti ve aynı yıl ilk plağını çıkardı. Her yıl çeşitli şekillerde düzenlenen hemen tüm Alevi etkinliklerine katıldı. Yaptığı türkülerden dolayı 1980’li yıllarda hapis cezası aldı. Sanatında Karacaoğlan’dan ve Pir Sultan Abdal’dan etkilendiği açıkça görülmektedir.
Soğuk Ölüm
…Soğuk ölümün, acımasız pencereleri
geziniyor üzerimde
kıyıya vurmuş, baygın bir balık gibi
ayılıp çırpınmaya başlıyorum
Korkuyorum beni kavuracağından güneşin.
çırpınıyorum ATEŞ kumlarda
yaşamak için ulaşmak istiyorum delice, suya,
nefesime ve kendime.
Muammer Çiçek
Muammer Çiçek, aktör. 26 yaşında Madımak Oteli’nde yanarak öldü. 1967 yılında Tokat’ın Zile ilçesinde dünyaya geldi. 1992 yılında Gazi Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nü bitirdi. Muammer Çiçek şiirle ve tiyatro ile de ilgilenerek özellikle oyunculuğa emek ve gönül vermiştir.
Yine de Gül
gecenin kör vaktidir
fırtınalar yedeğimde yürürüm
ayakta ve perişan,
ocağım,
köz rengine ısıtır ellerimi.
tutarım,
bir acı zeytin yerim,
tadı damağımda söyleşir durur.
dilimde onlarca söz aç/açıktır.
ak kâğıttan yapraklıdır isyânım.
sağılır gelir mavi uçuşlarıyla martılar,
sözcükler süzülür de
kanat tutar
kıraç toprağına dizenin.
Uğur Kaynar
Uğur Kaynar, şair. 37 yaşında Madımak Oteli’nde yanarak öldü. 1956 yılında Sivas’ın Zara ilçesinde doğdu. Şiirlerinin ana teması sevgi olan Kaynar, 12 Eylül döneminde 2 yıl Mamak Cezaevi’nde yattı.
Yeter
Şu havayı gönül payedârından
Yarana elveda edelim yeter
Yedi nar sunanlar yandı nârından
Cehennemden çıkıp gidelim yeter
Ben dervişem hoşça kervan düzmüşem,
Gönlüm bahar yeli gibi sezmişem
Dalgıcım aşk deryasında yüzmüşem
Naz etme ey bülbül sedalım yeter
Davut Sulari’yim manâ-yı natık,
Biz araf ehline uymuşuz artık
İlm-i cavidandan mücevher sattık
Gönül kervanını güdelim yeter
Davut Sulari
Edibe Sulari, sanatçı. 40 yaşında Madımak Oteli’nde yanarak öldü. Edibe Sulari çok sayıda plakta dişi Sulari olarak görev aldı. Avrupa’da yaşamasına rağmen Türkiye’de düzenlenen tüm Alevi etkinliklerine katılırdı. Babası Davut Sulari ile bütün ömrünü âşıklık geleneğine sadık kalarak sürdürdü.
Yandılar
yandılar kor bir ateşin içinde
savruldular gökyüzüne kül misali
kara bulutlarla veda edip âleme
semahlarla koştular ceylan misali
vardılar hep “uçmağ”ın bahçelerine
saz çalıp söyleştiler bülbül misali…
Nurten Bengi Aksoy
Bu güzel insanlarla birlikte o utanç otelinde tam 37 can yok olup gitti. Acıları ve anıları gönüllerde kaldı. Hepsinin ruhları şâd olsun, nur içinde yatsınlar…