Barselona’nın simgesi. Yılda iki milyondan fazla turist ağırlıyor. Modern neo-gotik ve art nouveau tarzıyla yüzyılın mimari kurallarını hiçe sayıyor.
Tam adı “Templo Expiatorio de la Sagrada Familia” (Kutsal Aile Kefaret Tapınağı) olan yapı, “La Sagrada Familia” (Kutsal Aile) Katedrali olarak biliniyor.
Katalan mimar Antoni Gaudí bu yapıya neredeyse hayatını adamış ve taşa meydan okumuş. Fakat bu görkemli yapının sadece bir cephesini bitirebilmiş. Günümüzde de inşaatı süren kilise elbette sıradışı görünümüyle pek çok sembolü ve sırrı içinde barındırıyor.
Villar’a niyet Gaudí ‘ye kısmet
Alışılmışın dışında mimarisiyle Barselona’da yükselen La Sagrada Familia’nın peri masallarına yakışır görünüşü biraz tesadüfî aslında. Çünkü bu kilisenin yerinde 1882’de Francisco de Paula del Villar y Lozano’nun başladığı Neogotik bir yapı yükselecekti.
Lozanzo, kendini görevlendiren San Jose Dindarları Birliği’nin başkanı ile fikir ayrılığı yaşayınca proje modern mimarinin öncülerinden Antoni Gaudí’ye kısmet oldu.
La Sagrada Familia’da yatıp kalktı
Gaudí, La Sagrada Familia’yı yapmaya 1883’te başladı. Tüm mimari bilgisini karmaşık sembollerle Meryem, İsa ve Kutsal Ruh’u simgeleyen bu kiliseye aktarmak istiyordu.
O yüzden 1908’den itibaren başka iş yapmayı bıraktı. Tüm enerjisini bu esere ayırdı. Stüdyosunu inşaata taşıdı, hatta vefat edene dek burada yatıp kalkmaya başladı.
“İskeleyi iyi çıkmışlar” demeyin
Gaudí ölümüne kadar bu binayla uğraştıysa da, ancak bir kulesini ve apsis duvarlarından oluşan girişini tamamlayabildi. Bu bilgiyi unutmayın ve civarındaki vinçleri görünce “Bunca yıldır bitirememişler mi?” demeyin.
La Sagrada Familia’ya bakıp bakıp “İskeleyi iyi çıkmışlar” da demeyin. Zira halkın yardımlarıyla yapımına başlanan inşaat hâlâ bağışlarla sürüyor. Şimdi bile kilisede günde 600 kişi çalışıyor.
“Hiç bitmeyen kilise”
http://www.youtube.com/watch?v=krtljBWHE4E
Halk arasında “Hiç bitmeyen kilise” diye bilinen bu yapı, ününü daha hak edecek gibi duruyor. Çizimlerinin günümüz teknolojisine kolay kolay uyarlanamaması ve Gaudí’nin karmaşık mimari tarzı, yapının mutlu sonunu geciktiriyor.
Bugünlerde 2026’da, Gaudí’nin ölümünün 100. yılında biteceği tahmin edilen kilisenin, bu haliyle popülerliğini pekiştirdiği ve inşaatta özellikle ağırdan alındığı da dedikodular arasında.
İnşaat ya Sagra!
Gaudí’nin notları ve tasarımları 1936-39 yılları arasındaki İspanya İç Savaşı’nda yanınca katedralin inşaatına ara verildi. 1940’ta yeniden başlanan yapının mimari ekibi Francess Quintana, Isidre Puig Boada, Lluis Bonet i Gari ve Francess Cardoner Gaudí’den oluşuyordu. 1987’de heykeltıraş Josep M. Subirachs de proje ekibine katıldı.
İnşaatı neredeyse 100 senedir olay olan katedral, Papa XVI. Benedict tarafından 7 Kasım 2010’da kutsandı ve bir bölümü ibadete açıldı.
Cennet ile yeryüzü arasındaki bağlantı
UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki bu kilisenin uzunluğu nerdeyse etraftaki tepelerin yüksekliğine eşit. Ama dindarlığıyla tanınan Gaudí burada ustalığını konuşturmuş. Yükseklikleri 125 ile 170 metre arasında değişen dört kuleyi tasarlarken şehrin 172 metrelik en yüksek noktasını geçmemeye çalışmış.
Ünlü mimar kulelerin tepesindeki süslemelerin cennet ile yeryüzü arasında bir bağlantı sağlarmış gibi göründüğünü de belirtmiş.
Kumdan kuleler
La Sagrada Familia’yı bu denli etkileyici kılan elbette sahilde avucunuzdan kaydırdığınız ıslak kumdan yapılmış gibi duran kuleleri. Biraz Kapadokya’daki peribacalarının göğe doğru uzatılmış halini veya erimiş devasa mumları da andırıyorlar.
Planında 18 çan kulesinin yer aldığı kilisede kulelerden 12’si havarileri, dördü ise dört İncil yazarını simgeliyor. En yüksek kule İsa’ya, ondan biraz daha alçak olanı da Meryem’e adanmış. Şimdilik sadece sekiz kule mevcut.
10 binden fazla ziyaretçiyi ağırlayabilir
Katedralin iç mekânının büyüklüğü şaşırtıcı. Gaudí bu mabedi 10 binden fazla ziyaretçiyi ağırlayacak şekilde düzenlemiş.
Ünlü mimar oyma kulesi, anıtsal bronz kapısı, alengirli cepheleri ve ferah iç mekânıyla eserinin hem bakanları hem gezenleri büyülemesini istemiş.
Çınarlar, meyveler, salyangozlar
Gaudí’nin doğadan aldığı ilham özellikle iç mekânı şekillendiriyor. Sanatçı bazilikayı ayakta tutan kolonları dallanıp budaklanan ağaçlar şeklinde tasarlamış. Böylece La Sagrada Familia’yı dolaşırken sanki ormanda dolaşmaya çıkmış gibi oluyorsunuz.
İç kilisenin çatısındaki taştan yapraklarda, Barselona’daki çınarlardan esinlenilmiş. Kilise duvarlarını kaplayan camlar doğa figürleri ile işlenmiş. Hatta kulelerde meyve desenlerine yer verilmiş. Yapının kulelere döne döne tırmanan merdivenleri de salyangozu andırıyor.
Esin perileri için müze doğru adres
“Geleceğin mimarları doğayı taklit edecekler. Bu mimarinin en doğru, rasyonel ve ekonomik kullanımı olacaktır” diyen usta mimarın kafasının nasıl çalıştığını anlamak için, katedrali gezdikten sonra müze kısmını kesinlikle atlamayın.
Çünkü Gaudí’nin doğadaki esin perilerinin sergilendiği müzeyi gördükten sonra, gözünüze takılan bazı şekiller netleşecek, üstadın tasarımlarına hayranlığınız artacak.
Düz duvar yok, hareket var
Kilise yüzyılın mimari kurallarını hiçe sayan, en garip, en sıradışı eserler arasında sayılıyor. La Sagrada Familia’da hiçbir duvar dik, hiçbir kolon düz değil. Kafanızı nereye çevirirseniz çevirin bir devinim hâkim.
İç mekânda bu hareketliliğe seramik, mozaik ve çeşitli taşlar eklenirken katedralin cephelerini dolduran yüzeyde ince ince işlenmiş ilahi figürler hep bir şeyleri kaçırıyorsunuz hissi yaratıyor.
Doğuş, Tutku, İhtişam
Kilise doğuda Doğuş (Nativity), batıda Tutku (Passion) ve güneyde tamamlanmamış İhtişam (Glory) adında üç cepheye sahip. Doğuş cephesi, 1894-1930 yıllarında inşa edilen ilk cephe. İsa’nın doğumuna adanan bu cephe, Gaudí’nin natüralist tarzını yansıtan doğadan resimler ve sahnelerle süslenmiş.
1987’de tamamlanan sade görünümlü Tutku cephesi ise İsa’nın çarmıha gerilişini, yapımına 2002’de başlanan İhtişam cephesi de, Tanrıya giden yolu temsil ediyor.
Ezoterizm meraklılarına gizli anlamlar
Mimarı Gaudí’nin koyu bir Katolik oluşu La Sagrada Familia’da Hıristiyan gizemciliğine dair pek çok sembol gizlendiği söylentisini de dillere doluyor.
Ana giriş kapısındaki kabartmalar, üçgen içindeki göz figürü, Judas’ın ihanetini betimleyen heykelin solunda bulunan ve toplamları 33 çıkan sayılar ve hatta ana büyük girişin üzerindeki İsa Rölyefi’nin siz ne yöne giderseniz gidin size baktığı rivayeti… İşte bu ve benzeri işaretler ezoterizm meraklılarının ağzını sulandıran detaylar.
Katalanların yüz akı
La Sagrada Familia İspanya’daki iç savaşın ardından 1975’e kadar faşist diktatör Franco yönetiminde ezilen Katalanlar için mimar Gaudí’nin Katalan kimliğinden ötürü bir simgeye dönüştü.
Günümüzde ironik şekilde İspanyollar tarafından sahiplenilmeye çalışılsa da, Barselonalılar Gaudí’yi de, kulelerinden tüm şehri seyreyledikleri kilisesini de “İspanyol sanatı”na kaptırmamaya kararlılar.
Popüler kültürde, ışıklar içinde
2010’da başrolünde Javier Bardem’in oynadığı, Alejandro González Iñárritu’nun yönettiği Biutiful’da hastane odasının penceresinden popüler kültüre göz kırpan katedral başka sanat olaylarına da ilham verdi.
Her eylül Barselona’da düzenlenen La Merce Festivali’nin 2012’deki en göz alıcı etkinliklerinden biri La Sagrada Familia’daki multimedya gösterisiydi.
“Acaba nasıl olmuş?” diye bakarken geldi ölüm
La Sagrada Familia tutkusunun Barselona’ya damgasını vuran Gaudi’nin sonunu getirdiği rivayetler arasında. Öyle ki ünlü mimarın görkemli eserine karşıdan nasıl olmuş diye bakmak için geri geri giderken trenin altında kaldığı söyleniyor.
10 Haziran 1926’da hayata veda eden usta mimarın naaşı katedralin 1986’da inşasına yeniden başlanan kripta (mahzen mezar) kısmında yer alıyor.