Türkiye’de pek çok yetenek bulunuyor. Kıvanç Öner de bunlardan birisi. Ancak Öner’i diğer müzisyenlerden ayıran yaşadığı tüm zorlu süreçlerin ardından müziğe tutunması ve çocukluktan beri gelen müzik tutkusu. Dünyaca ünlü müzik gruplarıyla çalışmış başarılı gitar virtüözü Kıvanç Öner’i ve birbirinden güzel eserlerini yakından tanıyalım.
Çocukluktan beri müziğe ilgi duyan Kıvanç Öner’in müzik yolculuğu ilk olarak ilkokul yıllarında başladı. TRT Çocuk Korosu’nda yer alan Öner, lise yıllarında da müziğe olan merakını pekiştirdi
Öner’in Akdeniz müziğine olan ilgisi lise yıllarında Flamenko gitarla tanışmasına vesile oldu ve henüz o yıllarda ilk bestelerini yapmaya başladı
Müziğe olan tutkusu kariyerine ve hayatına yön veren Kıvanç Öner, lise eğitimin ardından üniversite eğitimi için ABD’ye gitti. Öner’in büyük başarıları ise burada başladı.
ABD’de eğitim için bulunan Kıvanç Öner’in burada yolu hayranı olduğu Gipsy Kings grubu ile kesişti. Reyes ailesiyle kurduğu yakın dostluk sayesinde onlarla yaz turneleri kapsamında birçok eyaleti dolaşıp, birlikte müzik yapma fırsatı buldu
Kıvanç, 1996 yılında bir konserlerinde tanıştığı Gipsy Kings grubuna, Washington’daki turnelerinde gitarıyla eşlik ediyordu.
Öner, üniversite eğitiminin ardından ise aldığı iş teklifleri sonrası ABD’de kaldı ve Watergate Oteli’nde çalışmaya başladı. Ancak müzikle arasındaki bağı koparmadı
Öner, ABD’de çalıştığı sıralarda Flamenko gitarın en iyi isimlerinden biri sayılan Ricardo Marlow’la Rumba-Flamenko Duo’sunu kurdu ve başkent Washington D.C’nin önde gelen mekanlarında insanlara Akdeniz müziğini dinletmeye başladılar. İkilinin dinleyicileri arasında Bill-Hillary Clinton, Michael Jordan gibi ünlü isimler bulunuyordu.
Geniş bir dinleyici kitlesine sahip olan Kıvanç Öner ve Ricardo Marlow, 2002 yılında Azul y Blanco isimli enstrümantal bir albüm hazırladı. Albüm başarılı bir satış grafiği yakaladı. Öner bundan bir yıl sonra ise yayınlamayı hedeflediği ilk solo albümü olan ‘Yurdum ve Sen’i hazırladı
Öner’in ilk solo albümü olan “Yurdum ve Sen” de söz ve müziği kendisine ait olan 11 şarkı bulunuyordu. Ancak prodüktörlüğü Volkan Başaran tarafından yapılan albümün yayınlanması Öner’in aniden rahatsızlanmasının ardından ertelendi
Kıvanç, albümün iç kapağındaki teşekkür yazısını şöyle yazdı;
“Yirmi yaşındaydım ABD’ye ilk geldiğimde. Okurken çalıştım, çalışırken okudum. Kendimle baş başa kalmanın inceliklerini öğrendim… Zorluklar yaşadım. Kolaylıkların keyfini çıkardım. Kendimi buldum ve tüm bunları yaşarken en büyük desteği de ezgilerimden, gitarımdan ve çevremdeki müzisyen arkadaşlarımdan aldım. Gitar adı verilen enstrümanı büyük virtüözlerden bizzat dinleme ve öğrenme fırsatı buldum. İşte elinizdeki bu albüm benim en içten duygularımın melodiler halinde bir araya gelmesinden ibarettir. Şarkıları şarkı olsun diye yazamadım hiç. Hep duydum onları içimde hissettim. Ben gitsem de bir gün geride, ardımda bir şeyler kalsın istedim. Ve sırf bu yüzden de bir albümüm var artık…’
O dönem henüz 31 yaşında olan Kıvanç Öner; ani kilo kaybı, iştahsızlık, gece terlemeleri gibi belirtiler gösteriyordu. Bir gün ise aniden bayılmasıyla hastaneye kaldırıldı ve Öner’in lenf kanserine yakalandığı anlaşıldı
Bir ay hastanede yattıktan ve üç ayrı biyopsiden sonra teşhis konulan Öner için tedavi başladı. Virginia Arlington Hospital doktorlarına göre ‘Hodgkins’, lenf kanserinin tedaviye en iyi cevap veren cinsiydi. 6 aylık kemoterapiyle, tümörün tamamen yok olma ihtimali yüzde 80’di. Beklenenin aksine, 3 aylık kemoterapiden sonra tümör büyümeye başladı. Uygulanan tedavi ağır olduğu için bağışıklık sistemi çöken ve kemik iliği yok olan Kıvanç’a ilik nakledilmesi gerekiyordu. Öner’in ailesi ise tedai masrafları için çalışmalar başlattı. Doktorlar Kıvanç Öner’in hayatta kalma şansı olmadığını söylese de, o hayata tutundu. Tedavi süresi boyunca kanser iki kez nüksetti. Son olarak Seattle Cancer Care Alliance’daki uzun bir tedavi sürecinin ardından Öner sağlığına kavuştu.
Öner tedavi sürecinin ardından bir süre sahnenin arka planında kalmayı tercih etti ve 2008 yılında konser organizasyon şirketi Andromeda Production’ı kurdu
Reyes Ailesi’nin yeni nesil üyelerini ilk defa bir araya getiren Öner, çeşitli ülkelerde yüzden fazla konser organizasyonuna imza attı.
2010 yılında Türkiye’ye dönen Öner, 2020 yılı mart ayında ülkemizi de etkisi altına alan pandemi sürecine kadar geçen zaman zarfında turizmle uğraştı. İzolasyon sürecinde evden hiç çıkmayan Öner, ‘İzole’ isimli şarkıyı yazarak yeniden müzik dünyasına katıldı
Öner’in İzole parçası Ağustos ayında Spotify’da #ÖneÇıkanlar’da 5. sırada yer aldı. “İzole”, duygusal sözleri ve özgün klibiyle oldukça dikkat çekti.
Çok beğenilen “İzole” şarkısının ardından ise Kıvanç Öner, sözleri ve bestesi kendine ait olan ve İzole şarkısının bir devamı niteliğinde olan “Adalarda” isimli şarkısını yayınladı
Eliz Müzik etiketiyle yayınlanan “Adalarda” pandemi sürecinde işini kaybetmiş bir müzisyenin hayallerini ve özgürlüğe duyduğu özlemi konu alıyor.
Kıvanç Öner’in bir önceki şarkısı İzole ise karantina sürecinde evinden çıkamayan bir müzisyenin bu olumsuzluğa farklı bir perspektiften bakmasının hikayesiydi.
Kaynak: 1