Kendimizi çimenlerden, kumsallardan, sokaklardan içerilere doğru atalı çok oldu. Şimdilerde biraz daha sıcak, mümkünse loş, ev gibi mekanlar arar olduk.
Rahat rahat dergimize, kitabımıza, bilgisayarımıza gömülmek, en sıcağı ve en sütlüsünden kahvemizi yudumlamak istemek hakkımız. Kahve yerine şarabı koysak sonbaharı daha derin yaşayabilir, ortamı daha romantik hale de getirebiliriz tabii.
Bu sebepledir ki size sonbaharda gidebileceğiniz, şarap ve kahvenin her türlüsünden içebileceğiniz, rahat koltuklarında mayışabileceğiniz, kucağınızdan inmek bilmeyen kediyi okşayabileceğiniz, evinizde gibi hissedebileceğiniz mekanlar derledik.
Huzurlarınızda İstanbul’un birbirinden keyifli sonbahar mekanları.
Mitanni
Porsiyonlarına göre sıralarsak bu listedeki en uygun mekan. Ama bunun bir önemi yok, Mitanni demek caz demek! Burası İstanbul’da caz dinleyebileceğiniz mekanların başında geliyor. Mekanın öyle ahım şahım bir büyüklüğü yok ama burada haftada bir muhakkak bir konser oluyor. Hatta canlı dinlemeye bayılacağınız gitarıyla, dans eden cazcı Sarp Maden yıllardır Mitanni’de.
Konser günleri olmasa bile soğuk havalarda sandalyenize gömülüp sessiz sakin bu ortamda kitabınızı okuyabilir, tiramisunuzdan bir çatal alıp çayınızı yudumlayabilirsiniz. Günün menüsü yemekleri ise anne eli değmiş gibidir. Büyüktür doyurur. Çıkan yemeklerden şöyle örnekler verelim: Bulgur pilavı, cacık, türlü, kremalı tavuklu makarna, fasulye. Sürekli dürüm, döner, tantuni, burger vs. yemekten sıkıldıysanız burayı ajandanıza not edin. Pişman olmayacaksınız.
Kadıköy Thales
Bu mekanımız her duruma pek elverişli. Sabah huzurlu huzurlu bir kahvaltı, öğlen sıcak sıcak kahve akşam da eğlence! Mekanın bahçesi tam sonbaharlık. Bir de köşk olması romantizmini artırıyor tabii.
Aklınıza gelebilecek bütün kokteylleri burada bulabilirsiniz. O yüzden şunu için bunu deneyin demiyorum. Kafanıza göre! Ama söz konusu yemekleri ise burgerlerini şiddetle tavsiye ediyoruz. Thales Kadıköy, bar, restoran, cafe, kış babçesi, yaz bahçesi, sonbahar romantizmi, doğumgünü, toplantı hepsi bir arada çok konforlu bir mekan.
Urban
Yalan olmasın, tam bir sonbahar mekanıdır kendileri; kucaktan kucağa ya da ayak altında dolaşan iki kedisiyle, loş ortamıyla, müzikleriyle, pizzalarıyla…
Yazı yazmak, (bilgisayar başında freelance çalışanların hemen hemen hepsi oradadır, bir nevi “urban station” işlevi de görür yani) kitap okumak, mekanın rafındaki birçok dergiden faydalanmak, sevgiliyle arkadaşla hoş beş yapmak için gidilir. Eğer mekanın içinde bunalırsanız sarmaşık altına kurulan masa sandalyeler de on numaradır. Sokağın duvarlarına çizilen graffitileri fotoğraflamaktan bahsetmiyoruz bile. Çalışanlarıyla, yemekleriyle çizgisini iyi koruyan mekanlardan.
Roka eşliğinde verilen pizzaları tavsiyemiz. Şarap ve kocaman peynir tabağını da silip süpürebilirsiniz. Sadece yemek değil, kahve keyfi için de gidebilirsiniz.
Swedish Coffee Point
İstanbul’u saran kahve kokusuna, Afrikalardan, Etiyopyalardan, Guetamalalardan getirilen kahve çekirdeklerine bir yenisi daha eklendi: Swedish Coffee Point. Kahve için İsveç’e gitmenize gerek yok yani. Cihangir’de de en lezzetlisinden bir tane bulabilirsiniz. Hem de burada bulacağınız sıcaklığı orada bulmanızın imkanı yok. Samimi çalışanları, rahat deri koltukları, sanki mekanın gizli bir köşesi izlenimini veren arkadaki loş ışıkları tam keyiflik.
Mekanın İsveç’te de iki ayrı şubesi var imiş ama konsept buradakiyle tıpatıp aynı. Kahvelerine dönecek olursak İsveç’in Zoega’s markalı kahvesini kendilerince kavuruyorlar. Tatlıları ise halis mulis ev yapımı: Havuçlu tarçınlı kek, browni, sufle ve İsveç’e özel kladkaka.
Pappa Cafe
Beyoğlu’na ağırlık verdiğimizin farkındayız. Ama şimdi Moda’dayız. Hani şu Karaköy gibi mekan açmaya doyamayan, hemen hemen herkesi huzurlu ortamıyla kendine aşık edip sonra oraya taşınmaya ikna eden Kadıköy‘ün Moda’sı semt.
Burada sonbaharda gidebileceğiniz bir sürü mekan var: 180 Bakery, Polka, Cafe Rea, Muaf… Ama Pappa Cafe salaşlığıyla, yukarı kattaki çatı katı görünümü veren alçak tavanıyla, masalarının üstündeki dantlleriyle, babaanne sandalyeri ile, vintage koltuklarıyla, “Ben senin evinim!” diye bas bas bağırıyor.
Buraya tatlı ve kahve için gidilir. Browni, kruvasan, ev pastaları on numaradır. Tatlıya bu sıralar pek yanaşmıyorsanız ev poğaçalarını deneyin.
Mavra
Kahve keyfi yapabileceğiniz mekanlarda yer vermiştik buraya ve üstüne basa basa demiştik ki; “Ev gibi bir yer olsun ama ev olmasın!” diyorsanız burası tam size göre!
En arkadaki rahat koltukları kapabiliyorsanız ne ala! Sizden rahatı yok!
Burada kahve-kitap keyfi yapabilirsiniz doğru ama sadece bununla kalmayın. Porselen kupaların içinde servis edilen şarapların tadına da bakın. Bunun yanında yemek isterseniz önerimiz çıtır mantıları ve tacoları. Sadece atıştırmalık bir şey isterseniz de soğan halkası+papates kroket tabağı candır! Vejetaryenleri de düşünmüşler tabii; haşlanmış sebzeli sandviçleri çok iyi.
Mekanda satın alabileceğiniz birbirinden ilginç tasarım ürünler de bulunuyor haberiniz olsun.
Gölge
Şu meşhur çikolatacı J’adore’un hemen karşısında. Soğuk havalarda içeri çekilip en baharatlısından sıcak şarap içebilirsiniz. Gerçi mekan biraz küçük. Bu yüzden saatleri iyi kollanmanız gerekmektedir. Öğle saatlerinde birçok çalışan lezzetli günün menüsünden yemek için buraya akın ediyor. Bu saatler dışında kolaylıkla bir yer bulup rahatınıza bakabilirsiniz.
Urban gibi bu mekanda da yararlanabileceğiniz bir sürü kültür sanat broşürleri, dergiler bulunuyor. Kahvaltı için önerimiz pancakeleri. Diğer zamanlarda ise fırında mücver tavsiyemizdir.
OT Cafe
Meşhur Kamondo Merdivenleri’ne varmadan solda. Dışı ayrı içi ayrı güzel yani. Bulunduğu sokakta eski binaların dışında pek bir şey yok. Ama atmosfer o kadar iyi ki. İster dışarı atılan rengarenk sandalyelerde çay-kahve ile keyif sürün, ister mekanın içindeki loş ortamda eski yeni sayılarıyla OT’a göz atın. Mekan küçük ama samimidir. Rahatsız edilmeden kitabınızı okuyabileceğiniz, uzun saatler bilgisayarınızı alıp çalışabileceğiniz bir yer. Tiramisu ve lattesi de gayet başarılı.
Solera Winery
Galatasaray Lisesi’nin yanındaki yokuştan kendinizi aşağı doğru salınca sağda kalıyor. Karşısında da yeni açılan kahve fincanlarına hasta olduğumuz Coffee Brew Lab var. İnce uzunlamasına karanlık bir mekan. Koltuk sandalye yerine tabureler var ama gayet rahatlar. Masaların üstünde dergiler, broşürler ve bir mum. Tabii bu durum ortamı biraz daha samimi hale getiriyor. Etraf çeşit çeşit şarap şişeleriyle dolu. Şarapların hepsi yerli. Bunun yanına bir de peynir tabağı. İşte şimdi oldu. Sevgilinizle sohbet mi edeceksiniz, kitap dergi mi okuyacaksınız, arkadaşınızla dedikodunun dibine mi vuracaksınız, buyurun burada yapabilirsiniz. Girişe doğru değil de biraz daha arkaya karanlığa doğru oturursanız kendinizi dağ evinde gibi hissetmeniz bile mümkün. Tabii biraz zorlamanız lazım. 🙂
Tasarım Bookshop & Cafe
Kadıköy’e giderseniz buraya uğramanızı çok fazla tavsiye ediyoruz. Soğukların yüzünü gösterdiği şu kahır günlerde kim kitap dolusu bir mekanda kahve içmek istemez ki? Kütüphane gibi ama daha rahat. Ses çıkarabilir, telefonunuz titrediğinde sakin olabilir, en önemlisi kitabınızı okurken kahve içmek gibi bir rahatlığa sahip olabilirsiniz. Burada bulacağınız sanat, mimari ve tasarım kitaplarına isterseni internetten de ulaşabilirsiniz tabii ama bizce bir gidin, havası iyi gelecek. İsmine yakışır bir mekan olmuş. Ne diyelim bravo!
1kahve
Cihangir’deyiz bu kez. Pencere kenarına oturup, kahve ve kitabınızla romantik takılabileceğiniz bir yerde. Hele ofis değil de evde, orada burada şurada çalışan insanlar için tadından yenmeyecek bir mekan.
Burada Julius Meinl kahveleri satılıyor, yanında verilen çikolatalar ise tadanları mest etmeye yetiyor. Kahveden bir şekilde gına gelenlere çay da var. Bunlar dışında bir de çeşit çeşit kekleri var. Deneyiniz.
Joker Bahçede
Şimdi unutun, kitap okumayı, rahat koltuklarda keyif yapmayı, en sıcağından bir kahve yudumlamayı… Sonbahar dediysek de tamamen içimize çekilmedik yani. Enerjiyi boşaltmak için doğru yer doğru zamanı da iyi kollamak lazım. Bu sebeple listemize bir de alternatif ekleyelim biraz eğlenelim istedik. Yani bu önerimiz karanlık bu günlerde bile enerjisini kaybetmeyenlere, her zaman bir kutlama için bahanesi olanlara.
Ayrıca gece hayatı, eğlence için Taksim’e gelmekten bunalmış olanların da çok hoşuna gidecek. Çünkü bu mekanımız nasıl olmuşsa Caddebostan’a konumlanmış. Ama Caddebostan dediysek de hemen gözünüz korkmasın fiyatları pek uygun.
Ne yenilir ne içilir diye sorarsanız da: Mekanın tatlı bahçesinde Nuri Alço içebilir, lezzetli hamburgerlerinden tadabilirsiniz.
Karaköy bonusu: Bando+Dem+Mums+OPS
Şimdi Karaköy mekanlarına girersek hiç çıkamayız. Karaköy Mekanı ve Karaköy Mekanları Vol 2 yazılarına girip bakabilirseniz oradan zevkinize keyfinize göre birini seçip gidebilirsiniz. Ama bence sonbaharda en çok keyif alabileceğiniz mekanlar bunlar.
OPS’a rahat koltuklarında şarap içmek için, içinde 60 çeşit çay barındıran ve bu yakınlarda Bebek’te ikinci şubesini açan Dem Karaköy’e yumuşacık ve rengarenk minderlerine yaslanıp İngiliz çayını içmek için, Mums’a miss kokulu kahvelerinden ve lezzetli sandviçlerinden yemek için ve Bando’ya da cam kenarında keyif, huzur veren müzikler, rahat ortam ve latte için gidilir. Bilmem anlatabildik mi?