Dünyanın her köşesinde farklı kültürler, gelenekler, adetler vardır. Bunların bazıları evrensel değer yargılarımızla üç aşağı beş yukarı tahmin edebileceğimiz şeyler iken bazılarıysa hayatta aklımıza gelmeyecek ancak karşı tarafa kaba görünecek davranışlar olabilir. Kültürler arasındaki mesafeler arttıkça bu tip durumları hissetmek veya tahmin etmek de zorlaşır.
Uzakdoğu’nun çılgın diyarı Japonya da bizler için adeta bir paralel evren. Yaşam tarzı, mimarisi, gelenekleri, müzikleri, mutfağı, dili, alfabesiyle neredeyse hiçbir noktada kesişmediğimiz bu ülkenin de kendine has bir adab-ı muaşereti (görgü kuralları) var haliyle.
Denk gelip ilgimizi çeken bir yazıda Japon rehber Yuko Ehara, Japonya’ya gelen turistlerin yaptıkları “ama yapmasalar daha iyi olacak” göze çarpan ilk beş hatayı belirtmiş. Biz de bunları listeleyelim ki yarın öbür gün yolunuz Japonya’ya düşerse durduk yere dayak yemeyin istedik.
Huzurlarınızda Japonlara yapılmayacak hareketler.
Not: Görsellerde soldakiler yanlış, sağdakiler doğru olanı gösterir.
Karşıdakine kartınızı verirken dikkatli olmalısınız
Bizde adet olduğu üzere kartı “al bebeğim, bu da benim kartım, ararsın” tarzında verdiğiniz zaman Japon abi ve ablalar biraz bozulup “bir fırsatını bulsam da şunun ağzını burnunu kırsam” diye düşünüyorlarmış içten içe. Bu sebeple kartınızı verirken resimde gördüğünüz gibi masanın üzerinden muhakkak iki elle ittirip o esnada karşıdakinin yüzüne bakmanız, elinizi karttan çekmeden evvel de son bir kez karta bakmanız gerekmekteymiş. Biz söyleyelim de…
Sushi’yi sosa banmanın da bir adabı var
Sushi yemek öyle hamburgerciden aldığınız patates kızartmasını ketçaba mayoneze bandırıp yemeye benzemiyormuş. Önünüze gelen soya sosuna sushi’nizi batırmanızın da “kibar” yöntemleri varmış meğer. Öncelikle sushi’nin yüzeyini aşağı gelecek şekilde değil yukarı bakacak şekilde sosa batırmalısınız. Hele hele sosa sushi’nin içinden bir şeyler düşürdüyseniz ya da zırt pırt sushi’yi sosa banıp duruyorsanız, içeriden aşçının elinde tavayla fırlayıp gelmesi an meselesi. Ne yapıyormuşuz yani? Az az ve yüzünü yukarı gelecek şekilde batırıyormuşuz sushi’yi sosa.
Çubuğu pirinçlerinizin kalbine saplamadan evvel bir düşünün
Eğer yemek çubuklarınızı önünüzdeki pirince diklemesine saplarsanız bu Budistlere göre o yemeği bir ölüye sunduğunuz anlamına gelirmiş. Peki yemeğinizi bir ölüye sununca ne olur? Orasını biz de bilmiyoruz, siz sunmayın ne olur ne olmaz. Samurayı var, katanası var ters bir şey olmasın şimdi. Çubuklarınızı ya verilen kasenin üzerine zemine paralel şekilde yatırın (resimdeki gibi) ya da onları koymanız için ayrıca verilen bir şeyler olur, onu kullanın. O çubukları tutup tutamamak konusunu ayrıca bir konuşacağız. 🙂
Kimono’yu doğru yöne doğru sarmak lazım
Kaldığınız yer geleneksel bir Japon mekanıysa hele hele bir Japon eviyse size bir “yukata” (pamuklu ve ince bir tür yazlık kimono*) verilecektir. Bunu da giymenin bir adabı vardır tabii. Kıyafetin sol tarafının üstte, sağ tarafının altta kaldığına emin olun. Yani hırka gibi düşünürseniz önünüze gelen iki tarafın sağ tarafını önce yerleştirip sonra sol tarafını da onun üzerine gelecek şekilde sarın. Bunun tersi (yani sağ tarafın üste geldiği durum) sadece ölülere özelmiş. “Ben ayaklı bir cesedim!” mesajı vermek istemiyorsanız buna dikkat edin kısacası.
*Kimono: (Japonca: 着物 -(きもの, kiru ve mono, kelime kelime çevirisi “giyilen eşya” yani “elbise”. Kelimenin etimolojik kökeni “ki” yani “giymek” ve “mono” yani “şey”dir) Japonya’nın geleneksel giysisidir.
Ayakkabınız çıkartınca doğrudan içeri adım atmaya dikkat edin
Aslında bu yazdığımız 5 madde içinde en çok bizim kültürümüze benzeyeni sanıyoruz ki bu madde. Tıpkı bizler gibi genelde ev ve benzeri “içeri alan”lara ayakkabıyla girmeyen Japonlar, ayakkabıyı veya ayaktaki nesneyi çıkarttığınız zaman sizden kapının dışındaki kirli zemine basmamanızı bekliyorlar. Yani yapmanız gereken ayağınızı ayakkabıdan çıkartıktan sonra doğrudan içeri (temiz zemine) basmanız. Türkiye’den Japonya’ya seyahat edeceklerin bu konuda zorluk çekeceklerini pek zannetmiyoruz. “Basmaaa orayaaa!!!!”, “Pis ayaklarınla içeri girmeeeee!!!!!” gibi anne feryatları pek çoğumuzun kulağındadır hâlâ.
Unutmayın ki öğrenmeye açık ve iyi niyetli olursanız karşınızdaki insanlar da size karşı hoşgörülü ve sabırlı olacaklardır. Japonya’ya giden gelen dostlardan bu beş maddeyi artıracak şeyler bekliyoruz. 🙂