Sushi, noodle, fajita gibi yeni tatlara açık olsak da bir türlü vazgeçemediklerimiz de var. Sokağa çıkıp on saat “ne yesem, ne yesem” diye düşünürken yine kendimizi en basitinden ya dönercide ya pidecide ya da tantunicide buluyoruz.
Tabii lezzet konusu biraz zevk meselesi, bu sebeple kişiden kişiye değişiklik gösterebilir ancak biz genel kabul görmüş ve biraz da kendi keyfimize uyan mekanları seçtik. 🙂 Sizler de kendi favorilerinizi eklemekten, “şurada şunu muhakkak deneyin” demekten çekinmeyin.
Huzurlarınızda İstanbulluların vazgeçemediği lezzet durakları listemiz.
Kahvaltı: Pando Kaymak
Tabir-i caizse tam salaş bir mekan! Yani hijyene falan önem verirseniz gitmenizi tavsiye etmeyiz! Ama böyle bir kaymak, böyle bir tereyağı böyle bir kahvaltıyı hiçbir yerde görmeniz mümkün değil. Beşiktaş’ta Kartal heykelinin yanı başında olan bu yeri mavi camekanından hemencik tanıyabilirsiniz. Kahvaltı çeşitleri (peynir, menemen, zeytin, söğüş salata…) hakkında ekstra bir şey söylemek imkansız ama gelin görün ki ballı-kaymak o biçim!
Türk kahvesi: Sade Kahve
Bu mekanımızı ‘Hafta Sonu İçin Biçilmiş Kaftan 10 Manzaralı Kahvaltı Mekanı‘ listemizden hatırlayacaksınızdır. Serpme kahvaltısının dışında közde yapılan Türk kahvesi de pek meşhurdur. Rumeli Hisarı’nda Boğaz manzarasında bakacağınız fallar keyfinize keyif katacak.
Çay: Çınaraltı Çay Bahçesi
Çaya pek bir düşkünüzdür gece eğer uyumamışsak bile aklımıza ilk o gelir. Yapılacak en derin dedikodular, hoş sohbetler onsuz asla düşünülemez ama en çok nerede tadı çıkar derseniz tabii ki Tarihi Çengelköy Çınaraltı Çay Bahçesi’nde! 800 yıllık olduğu tahmin edilen Çınar’ın gölgesinde Boğaz manzaralı bu yer İstanbul’daki çayın tek adresi. Hatta burayı Süper Baba dizisinden de hatırlıyor olmanız lazım. Simitinizi, poğaçanızı alın bu her yerinden tarih fışkıran yere bir uğrayın daha sonra müdavimi olacaksınız zaten.
Simit: Bebek Kahve
Çay dedikten sonra simit yazmasak olmazdı, bu süper ikiliyi ayrı mekanlara düşürdüysek de biliriz ki onlar ayrılmaz. Bebek’te deniz kenarında bulunan bu mekanımız yeterince salaş ve mütevazi olmasına rağmen ünlü akınına uğruyor. Bu yerin kaşarlı simiti yok satıyor. Çıtır çıtır gelen bu simit gerçekten iddialı. Yanına bir de çay istediniz mi keyfinize diyecek yok. Gazete, dergi, kitap vs. okumayı daha da keyifli kılan bu mekana sabah erken ya da hafta içi gitmenizde fayda var yoksa kalabalık ve gürültüde keyif yapmanız imkansız.
Menemen: Lades
Artık buranın ününü duymayanınız kalmamıştır herhalde ama biz yine de es geçemedik. Hala da burayı alt üst edecek bir mekan gelmemiştir dünyaya bizce. Envai çeşitte menemenleri var, favorimiz peynirli olanı. Yanında gelen sınırsız çıtır ekmek de cabası. Gitmeden yarım ekmek yemeği gözden çıkarın tadı başka türlü çıkmıyor zati. Şöyle bandıra bandıra yanında da çay ohh miss! Servis hızlı, ekmekler çıtır, lezzette nirvana, fiyat uygun daha ne olsun!
Döner: Karadeniz Pide ve Döner Salonu
Burayı tek bir cümle ile ifade etmek gerekirse; 40 yıllık bir döner ustası sanat icra ediyor. Beşiktaş’ta olan bu yerin mutlaka önünden geçip kalabalıklığına şaşırıp kalmışsınızdır hatta bir koku sizi kendisine doğru çekmiştir. İşte burası o yer. Ağzımızın tadını iyi biliyoruz! Dışarıdan görüntüsü sıradan bir dönerci gibi görünse de İstanbul’un en iyi döner yapan yeri burasıdır -iddialıyız :). Bu sıcakta sıraya girip döner beklemek biliyoruz zor ama bir kerecikten bir şey olmaz.
Tantuni: Suat Usta
Beyoğlu’na gittin mi fast food’dan kaçınıyor musun? Etli metli, doyurucu, leziz bir tat mı arıyorsun o zaman Suat Usta! Pandora Kitapevi’nin sokağının sonunda kalan bu iki katlı ufak mekan adeta lezzet saçıyor. Sanırsın tantuni Mersin’den geliyor. Yanında getirdikleri acı biberler de fena. Bol köpüklü, soğuk açık ayran da aldın mı bu yemeğin üstüne yok.
Kurufasülye: Erzincanlı Ali Baba
Süleymaniye Camii’nin hemen karşısında. Öğle yemekleri için adeta biçilmiş kaftan. Yazarken bile ağzımız sulanmakta böyle bir lezzet yok. Süleymaniye’deki diğer 3-4 kurufasülyeciyi geride bırakmasının sebebi ise bakır kazan ve ömür ateşi. Annenizin küçükken ağzınıza tıkıştırmaya çalıştığı kurufasülyeleri burada büyük bir iştahla yiyeceğinize garanti veriyoruz hem de ekmek bana bana. Yanında pilav, soğan ve cacık da almayı ihmal etmeyin.
Burger: Virginia Angus
Biliyoruz bu listeye pek yakışmasa da, düşünüp düşünüp sonra fast food’a mahkum olmayalım diye burger’e de yer verelim dedik. Vazgeçemediğinizi biliyoruz. Ama baştan uyaralım burada sıra beklemek adettendir. Gidince 30 dakika beklemezsen şanslı sayılırsın. Bu kadar geç servise rağmen sonunda bütünleştiğin burger seni her şeyi ile tatmin ediyor. “Şehrin en lezzetli burgeri” mottosuyla servise başlayan bu mekan sloganın hakkını tamamen veriyor. New York Burger ise favorimiz.
Kokoreç: Şampiyon Kokoreç
Tek bir yerde yok Şampiyon Kokoreç belli ki çok düşünceli arkadaşlarmış ki kimseyi mahrum bırakmak istememişler bu lezzetten. Ama biz müdavimi olduğumuz Beyoğlu’ndan bahsedelim. Hani patlayıncaya kadar içersin içersin sonra karnın acıkır ya işte ilk yardımına Şampiyon koşar. Sonra tıka basa yersin hatta bununla yetinmeyip yanında da midye dolmaları yapıştırırsın. İşte o an hiçbir şeyciğin kalmaz. İşlerini ciddiye alışlarını, yıllardır aynı kalitede kokoreç yapmalarına bağlıyoruz. Kullandıkları baharat olsun, ekmeğin yumuşaklığı olsun her şeyiyle en iyi. “Ayyyyy ben hayatta kokoreç yemem, ııyykk” diyenlerin burada yedikten sonra “Ayy vallahi büyük konuşmamak gerek” dediklerini iyi biliyoruz. Ona göre!
Köfte: Tarihi Sultanahmet Köftecisi Selim Usta
Hiç düşünüp araştırmaya gerek duymadan herkesin aklına köfte için ilk bu yer geldiğinden aşırı kalabalık olması doğal ama ona rağmen servis hızlı. Gelelim köfteye; hangi kıvamda yapıyorlarsa buranın köftesi hafif suludur yani ağzınıza aldığınız anda müthiş tadı bir anda dağılıverir her yere. Yanında getirdikleri biber turşusu ve acı sos da bu köfteye çok yakışıyor. Sultanahmet’e gittiğimizde buraya uğramadan dönmeyin sakın, o köfteyi yemek ve mekanın tarihi dokusu için yarım saat yeter.
Pide: Fatih Karadeniz Pidecisi
1957’den beri hakkını veren pideci. Yolunuzun illa ki Fatih’e düşmesini beklemeyin lütfen gidin şu ıspanaklı, peynirli pideden yiyin. Pidelere ekstradan yumurta ve tereyağı ilave ettirmeniz de mümkün. Burayı bu kadar ünlü yapan birkaç şey ise; Trabzon’dan gelen peynir ve hamurun kıvamı.
Dondurma: Dondurmacı Ali Usta
Eğer bu sıralar siz de Kadıköy’e çok sık uğrar olduysanız, Moda’ya gidip çimenlerde uzanıp sonrasında da güzelim mekanlarında keyif molası veriyorsanız burayı kesinlikle görmüşsünüzdür. Hem de ta 100 metre öteden. Önündeki kalabalık beklentiyi çok çok yükseltse de yiyeceğiniz dondurma o beklentiyi fazlasıyla karşılıyor. Yaz kış açık olan mekanda günlük yaklaşık 45 çeşit dondurma bulunuyor üstüne üstlük bu dondurmalar gerçek meyvelerden yapılıyor. Hazır tam da sırasıyken gidip bu lezzeti tatmakta fayda var.
Börek: Tarihi Sarıyer Börekçisi
Her ne kadar yazın yemenizi çok tavsiye etmesek de bu fani dünyadan göç etmeden önce bu lezzeti bir görün. Hem mekan da güzel yere kapak atmış, 2 metre ötede deniz yani buraya uğradıktan sonra deniz kenarında dolaşmak da var. En ünlü böreklerinin kıymalı olduklarını iddia etseler de biz peynirli böreğin hastası olduk çıtır çıtır.