Unicef’in gelişmiş ülkelerdeki çocukların refah ve mutluluk düzeyiyle ilgili gerçekleştirdiği anketin sonuçları bizim bir hayli ilgimizi çekti. 29 gelişmiş ülkenin dahil olduğu anketin sonuçlarına bakıldığında birinci sırada yer alan Hollanda’ya ve Hollandalı çocukların mutluluklarına resmen özendik.
Rina Mae Acosta adlı Hollanda’da yaşan Filipin asıllı Amerikalı bir anne de blogu “Finding Dutchland” adındaki blogunda Hollandalı çocukların dünyanın en mutlu çocukları olmasının sebeplerini müthiş bir şekilde sıralamış. Dünya çapında çok ses getiren bu yazıyı biz de inceleyelim dedik.
Çünkü çocukların mutlu olduğu bir dünya çok daha katlanılabilir bir yer olabilir ve belki de bu sebepleri incelerken kendi ülkemizle ilgili bazı dersler alıp çıkarımlar yapabiliriz.
“Hollandalı çocuklar mutludur.” önermesinin doğruluğunu kanıtlayan sebepler huzurlarınızda.
Çocuklar esasen ebeveynlerine çekiyorlar, çünkü Hollandalı insanlar dünyanın en mutlu insanları arasında
Birleşmiş Milletler’in gerçekleştirdiği bir araştırma Hollandalıların dünyanın en mutlu insanları sıralamasında dördüncü olduğunu gösteriyor. Haydi sizi meraklandırmayalım, birinci Danimarkalılar, ikinci Norveçliler, üçüncü İsviçreliler, beşinci ise İsveçliler. (Türkiye 77.) Yani Türkçede sahip olduğumuz “armut dibine düşer” atasözü Hollandadaki bu durumu açıklıyor. Mutlu aileler ve yetişkinler eşittir mutlu çocuklar.
Anneler neredeyse asla depresyona girmiyor
Bazı psikologlar Hollandalı kadınların depresyona girmeme sebeplerini ülkedeki kadınların eşlerini veya partnerlerini, dinlerini, kimlik ve tercihlerini seçmekte özgür olmalarına bağlıyor. Ayrıca bir başka araştırma gösteriyor ki Hollandalı annelerin %68’i haftada 25 saati geçmeyen yarı zamanlı işler yapıyor. Bu oran dünyadaki yarı zamanlı çalışan anneler arasındakilerin en yükseği. Böylece anneler çocuklarına da kendilerine de daha çok vakit ayırıp daha mutlu olabiliyor.
Babalar ise çocuk yetiştirme konusunda ellerini taşın altına koymaktan geri durmuyorlar
Devletin baba olanlara tam zamanlı işlerde bir gün fazladan tatil vermesi ve tıpkı annelerde olduğu gibi babalar arasındaki yüksek yarı zamanlı çalışma oranı Hollandalı babaların umut vaat eden özellikleri arasında. Devletin 96’dan bu yana yarı zamanlı çalışanlarla tam zamanlı çalışanlara eşit haklar sunmasının da bunda payı büyük. Ayrıca yapılan gözlemler Hollandalı babaların çocukların bakımı konusunda çok daha girişken ve paylaşımcı olduğunu gösteriyor.
Hollandalı çocuklar okulda yaşıtlarından daha iyi olma baskısı hissetmiyorlar ve ufak yaşta stresle tanışmıyorlar
Genellikle 10 yaşına kadar Hollandalı çocukların ev ödevi olmuyor veya çok az oluyor. Böylelikle öğrenmenin keyifli bir şey olduğunu keşfediyorlar. Ayrıca oynamak için bolca vakit bulabiliyorlar. Sınavları “öğrenci seçme sınavı” mantığından ziyade “lise seçme sınavı” şeklinde. Yani bilgilerinden ziyade yetenek ve eğilimlerinin incelendiği bir sınavın ardından kendilerine en uygun olan okulu bulup eğitimlerine bu doğrultuda devam ediyorlar.
Çocuklar her sabah yağ sürülmüş bir ekmeğin üzerine serpiştirilmiş çikolata parçacıklarını yiyerek güne merhaba diyor
Soruyoruz size bunu yapıp da mutlu ve huzurlu olmayacak çocuk var mı hatta insan var mı? Varsa da bizden değildir. Aslında çocuk büyük fark etmeden bu güzel dilim her Hollandalının geleneksel kahvaltısı diyebiliriz. Sadece çikolatalı ekmek değil, düzenli olarak kahvaltı etmek ve daha önemlisi kahvaltıları genelde ailece yapmak çocukların mutluluğundaki esas faktörlerden.
Çocuklara düşündüklerini ifade etme hakkı tanınıyor
Dünyanın diğer çocuklardan farklı olarak Hollandalı minikler aileleri tarafından dikkatlice izlenip gözlenmek dışında dikkatle de dinleniyorlarmış. Düşündüklerini ifade edebilecek yaştan itibaren aileler çocukların dediklerini dinleyip fikirlerine önem verdiklerini hissettiriyormuş. “Su küçüğün söz büyüğün” diye bir atasözleri yokmuş mesela.
Bilgilendirme notu: Bu sözün esası “us küçüğün söz büyüğün” imiş. Yani sessiz kalmak (us’lu durmak) zorunda olan çocukların eskiden suyu ilk içme hakları da yokmuş. Neyse ki söz zamanla aşınıp bugünkü halini almış. 🙂
Hem Hollandalı çocukların nine & dede günleri var!
Hafta içi bir oyun parkında torunlarıyla oynayan bir büyükanne ya da dede görmeniz Hollanda için şaşırtıcı bir sahne değil. Çünkü büyükanne ve dedelerin torunlarıyla vakit geçirebileceği koca bir günleri var. Böylelikle hem ebeveynler kendilerine bir miktar vakit ayırabiliyor hem de çocuklar geniş ailelerini tanıyıp muhtemelen onlara karşı tüm şımarma kredilerini kullanarak keyifle vakit geçiriyorlar.
Çocukların büyürken çıkaracakları masraf ve ihtiyaçların karşılanmasında devlet adeta zengin ve sevimli amca/teyze rolü üstleniyor
Çocuk yetiştirmenin dünyanın en masraflı işi olduğunu söylemeye herhalde gerek yok ve bu durum dünyanın her yanında böyle. Amerika’da yapılan bir araştırma 2012’de doğan bir çocuğun 18 yaşına kadar ailesine çıkarttığı maliyetin 241.080 dolar olduğunu söylüyor. Haydi Türkiye’de biz onu az besleriz, kültüründen sanatından keseriz, bir şekilde yaklaşık yarım milyar liralık bu masrafı 150-200 milyona çıkartırız. Ama yine de çok para.
Peki Hollanda bu konuda ne yapıyor? Size doğum izni, çocukla ilgilenecek düzenli zaman, aylık destek gibi ihtiyacınız olan her şeyi -ve hatta daha fazlasını- sağlıyor. Size de geçim derdi olmadan, çocuğunuzla bolca vakit geçirerek mutlu olmak kalıyor.
Demek neymiş “en az 3”, “yok efendim 5”, “5 de ne ki 8” diye bağırmadan evvel doğacak çocuklara neler vaat ettiğini belirtmek ve mutlu bir hayat kurgulamak gerekiyormuş.