Karaköy herkesin bildiği üzere ergenliğe yeni giren bir çocuk gibi büyük değişimler gösteriyor. Deyim yerindeyse mantar gibi türeyen mekanlar Beyoğlu’nu, Nişantaşı’nı solda sıfır bıraktı.
Bu yüzden söz konusu yerimiz Karaköy olduğundan onun enerjisine yetişmek, yenilikleri kaçırmamak için hızlı davranmak gerekiyor. Yani anlayacağınız bu liste yayınlandığı anda belki de en eski mekanlar bunlar olacak. (Bu cümle fena şekilde abartı içermektedir.)
İşte Karaköy’ün dibine vurmak, orada dolu dolu bir 24 saat geçirebilmek için bilmeniz gereken yeni ve daima yeni kalacak havalı Karaköy mekanları…
Bando
Karaköy’e gidip de kendimizi babamızın evindeymişim gibi hissettiğimiz yer. Bando’da ismine has her şeyi görmek mümkün. Duvarda asılı bando kıyafetleri, trompetler, vintage Bando grup fotoğrafları… İşini cafe’lerden yapanlar, harıl harıl ders çalışanlar, kahvesi ile kitabının keyfini sürenlerin çok sıklıkla gitti bir yer. Müzikleri dersen sohbetinizi bölmeyecek gürültüde. Özellikle herhangi bir fesleğenli sandviçleri patlamaya hazır bir bomba. Eminiz her ısırıkta “ımm, ımmmm” diye sesler çıkarmaktan kendizini alıkoyamayacaksınız. Bunun yanından bruschetta, tiramisu ve monkey bread’i de unutmamak lazım.
Dem
Geçen hafta hatırlıyorsanız Kadıköy mekânları yazımızda Ayı Bar için “Bira Krallığı” demiştik. Dem de 60 çay çeşidiyle “Çay Krallığı” ünvanını kazanmayı hak ediyor. Hele hele o demlikleri o fincanları yok mu! Tam çeyizlik. Çay delisi olmayan biri olarak ben o keyfi yaşamak için birkaç kez Dem’e gitmişliğim var. Mesela sütlü İngiliz çayı mı içiceksiniz? Sanırsın fincan ve demlikler İngiltere Krallığı’ından geliyor. Genç girişimcilik başarısı diye bence buna denir. Fikir iyi, çalışanlar çok tatlı, müzik seçimleri titiz, sohbet dedikodu için kusursuz bir ortam yaratılmış. Daha ne olsun! Aldığımız duyumlara göre bu envai çeşit çaylarından satmaya da başlamışlar sonunda.
Naif
Yazın Bodrum’a Alaçatı’ya gidip Instagram’dan deli gibi fotoğraf paylaşan gence inat bizimsin Naif! İstanbul’da betonların arasında yazını geçirmek zorunda kalan stresli insan, yaz okuluna kalmış tembel genç burası size o Ege havasını vadediyor. Mavi tonlarındaki duvar renkleri, yine duvarında asılı mavi beyaz bir sürü babaanne tabağı, kurutulmuş biberler, ahşap masaları ile misilleme yapmak için elinizi hemen telefonunuza yönlendiriyor. Burada ızgara ahtapot ve humuslu karides gibi deniz ürünlerinin yanı sıra mini içli köfte, kuzu etli keşkek, enginarlı pilav, yaprak sarma, mücver gibi geleneksel lezzetler de var.
Nar Dükkan
Bir mekan Karaköy’ün ruhuna anca bu kadar yakışır. Suyun içinde nane, limon anladık ama kim nar taneleri atmayı akıl edebilir ki? İşte buranın sunumu ve karakteri diğerlerinden kendini farklı kılmayı başarıyor. Tuğla duvarlar, aydınlatmaları, duvardaki çeşit çeşit aynaları ve tatlı kütüphanesi ile resmen bizi bizden aldı. Şimdiden uyaralım ki bir Pazar günü kahvaltı yapmaya giderseniz diğer hiçbir mekanda aradığınızı bulamayacaksınız. Çünkü burası beklentilerin çok çok üstünde.
Ops
İsmi ile mitoloji meraklılarının gönlünü fethetmiş OPS Karaköy’deki nadir içki ruhsatını kapabilmiş bir yer. Hem de artık Karaköy’ün eskilerinden sayılır. Tasarımına bakıp “Aaa odamda da böyle bir şey mi yapsam?” diye iç geçirebilirsiniz o yüzden çok ilham verici. Mekanda her türden insana rastlayabilirsiniz, liselisinden, beyaz yakalısına, romantiğinden, keyif meraklısına… Burada ne yenir ne içilir diye sorarsanız ise (bas bas bağırdılar ama ben yine de hatırlatayım) Arnavut kahvaltısını tek geçerim. Örgü peyniri, kuru et, Boşnak mutfağına özgü kesikli biber… Makarnalarından denemekte de fayda var tabii!
Alles Coffe § Shop
Adından da anlayacağınız gibi burada nefis mi nefis kahve içilir. Yanından lezzetli mi lezzetli, kruvasan, havuçlu kek veya bir sürü çeşit tostlar yenilir. Hafif kahvaltılar için mutlaka gidilmesi gereken bir mekan. Burada rahatlıkla kitabınızı okuyabilir, ülkenin karışık gündeminden konuşup, eski sevgilinizin yeni sevgilisini çekiştirebilirsiniz. Coffe kısmını anladık shop da neyin nesi derseniz; Birbirinden ilginç tasarım ürünleri satın alabileceğiniz bir yer. Fiyatları da çok uygun. Bu kadar tatlı mekanı bir görün deriz.
Junk
Baştan söyleyelim, burada yemek falan yok. Burası bir ‘Vintage Store’. Ama pek o bildiklerinize de benzemiyor. Mekana girince “tamam” diyorsunuz “şu an Fellini filmindeyim.” Tamamen o sürreal dünyanın içinde buluyorsunuz kendinizi. Biz özellikle fotoğraf çekmeye gidiyoruz. Size de tavsiyemiz o yöndedir. Instagram’da çektiğiniz her fotoğraf bol like alacak diyoruz. Sahibi de çok tatlı bir kadın. Herhangi bir şey satın almasanız bile içinde saatler geçirebilirsiniz.
Unter
Artık Unter de buranın yerlilerinden sayılır. Karabatak’ın tam karşısında. Hem bu kadar kaliteli olup hem de müşteriyi rahat hissettiren çok az mekan var, Unter işte bunlardan biri. Çalışanların yakınlığı size orada uzun saatler oturabileceğiniz izlenimini hemen veriyor. Süper sosisli sandviçleri var. Tasarıma girmiyorum bile. Bloodymary ve daha birçok yaptıkları kokteyl yüzünden pipet ile aranızda bir bağ oluşacak şimdiden söyleyeyim. Üst katı özellikle grup yemekleri, iş yemekleri, doğum günleri, after partyler için son zamanların en gözde yeri. Günün menüleri olur belli saatlerde onları kaçırmazsınız çok iyi fiyata bir haftalık yemek yiyebilirsiniz. Hem de lezzetine tek kelime söyleyemezsiniz. Bu konuda tartışmalara açığız ayrıca çok iddialıyız!
Wom
Farkettiyseniz her mekanın yemeğinin ve atmosferinin dışında müthiş iç tasarımından da bahsediyoruz. Bizce Karaköy’ü Karaköy yapan da bu. Nasıl daha farklı olabilir diye düşünürken Wom diye bir mekanla karşılaşıyorsunuz ve şaşırıp kalıyorsunuz. Rengarenk sandalyelerinden her masada renkli mis gibi kokan çiçeklere, duvarındaki bisikletinden aydınlatmasına her yerinden yenilik fışkırıyor. Menüsüne gelecek olursak kahvaltıda; serpme kahvaltıda parmak basılması gereken tek nokta leziz mıhlamasıdır. Öğle yemeğinde çeşit çeşit salatasından quesadillasına, akşam yemeğinde ise Confit Somon Linguini, Sirloin Steak, Bonibon Burger yemenizi ısrarla öneririz. Gün içinde dışarıda kahve içip yanında cheesecake yemek de bir o kadar keyifli.
Ferahfeza
Tam da adı gibi ferah tam bir baştan çıkarıcı. Şimdiye kadar fark ettiyseniz manzaralı mekandan bahsetmedim. Denize çok yakın olmasına rağmen maviye dair pek bir şey söylemek mümkün değil. Ama Ferahfeza bu ezberimizi bozuyor. Hem maviyi yakalayabiliyorsunuz hem de Galata Kulesi manzarasında delirebiliyorsunuz. Bizce buraya özel günler için gelinmeli. Sevgiliyle 1. ay, yakın arkadaş doğum günüsü vs. Dillere hemencik destan olmuş mücver, trüf mantarlı köz patlıcan, fasulye yahnisi, bonfile dilimleri şimdiden müdavimlerini buldu bile.
Karabatak
Yine geldik Parisyenlere. 🙂 Herkes gitmişse (gitmeye gerek yok, film, dizi vs.) biliyorsunuzdur, Paris’te ve Avrupa’nın birçok mekanında sandalyeler karşılıklı değil de hepsi bir tarafa (ki genelde bu caddeye, manzaraya doğru olur) bakar. Burada henüz bir cadde ya da manzara yok ama buradaki sandalyeler de karşı duvara bakıyor. Yani arkadaşınızla konuşmak isterseniz ya boynunuzdan ya da belinizden olacaksınız. Ama size o başka bir yerde olma hayalini veriyor mu? Bizce pekâlâ veriyor. Açıldığı günden beri cool’luğundan hiçbir şey kaybetmiyor. Bir de o yer döşemeleri yok mu beni benden fazlasıyla alıyor. Menüsünde ise yine kahve kahve diyoruz. Kafeine burada fazlasıyla doyabilirsiniz. Panini tostları ve sandviçleri de 10 numaradır.
Mums
Hemen Fransız Geçidi’nin girişinde, Ops’un ise karşısında. Haftasonu brunch’ları ve sandviçleri bence oldukça iddialı. Açık büfe kahvaltılarına diyecek bir şey yok zaten. Diğerlerinden farkı ne diye sorarsanız, Karabatak’taki gibi asık yüzlü çalışanlardan orada bir tane bile bulamazsınız. Hepsi sıcak ve güler yüzlü. Tek gidip huzuru orada bulabilirsiniz diyebiliriz.
Komodor
Muhit’in hemen yanında olan bu mekan pizzalarında oldukça başarılı. Ispanaklı, keçi peynirli, füme dil, amiral fungi, komodor… Ama “ben hamur işi yemem, dibine kadar salatacıyım” diyorsanız o da olur. Hem de öyle kenara atılacak cinsten salatalar değil. Durun biz sayalım siz anlayın; firik pirinci, nar, kavrulmuş badem, nohut, nane, fesleğen, lime… Her ne kadar bu iki keyif şarapsız yapılacaksa da (Karaköy’deki çoğu mekan gibi sanırız içki ruhsatı yok.) varsın olsun biz bu lezzete razıyız. Dışarıdaki bar yüksekliğindeki masa ve sandalyeleri ise her ne kadar rahat olmasa da mekân resmen bir anne gibi herkesi bağrına basıyor.
Lokanta Maya
Aslında Karaköy’ü ilk keşfedenlerden. Burada herhangi bir ünlüye rastlamak pek mümkün. Bir ünlü görecekseniz bir bedeli de olmalı tabii. Fiyatlar biraz tuzlu yani henüz öğrenciyseniz bu mekanı direkt atlayın. Hem para verip hem de doymak ister insan. Maalesef doymuyor çünkü porsiyonlar çok küçük. Ama akşam yemeği için müthiş bir yer. Kum midyesi, karamelize levrek, balık köftesi gibi birçok deniz mahsullerini burada bulabilirsiniz. Fena halde ‘delişıs’ olan mücverini de atlamayalım.
Forneria
Karaköy’ün en yenilerinden. Türk-İtalyan mutfağından yemeklerin sunulduğu bu yer son derece şık. Öğrendiğim kadarıyla mekanın konsepti için ta İtalya’lardan taş fırın getirilmiş. Forneria ismi de zaten fırından çıkan yemekleri tarif etmek için kullanılırmış. Kafa dinlemek, huzurlu huzurlu düşüncelere dalmak için burası biraz fazla kaçar. Burada rahatlıkla sarhoş olmanız arkadaşlarınızla uzun soluklu sohbetlere girişmeniz lazım.
Baltazar
Karaköy’ün et ve burger adresi. Tüm burger’lar baharatlar ile taçlandırılmış patates kızartması ile servis ediliyor. Bando’nun hemen çaprazında kalıyor. Her zaman fazla kalabalık, ama iç tasarımına ve burger’ine diyecek bir şey yok. Her yerimize fazlasıyla hitap etti, arada atarlanan çalışanlarını saymazsak.
Bank Karaköy
Son zamanlarda Facebook’umuzda yapılan check-in’lerle tanıdığımız bir yer. Gayet Avrupai ve çok fazla şık olan bu mekanın menüsü de çok orjinal. İspanyol omlet, poşe yumurtalı hash brown bacon, uskumru fileto… Say say bitmez. Zelda Zonk ve Nublu ile aynı binada olmaları da büyük avantaj. Mekandan sıkıldığınız zaman oradan oraya, şuradan buraya geçebilirsiniz.
Muhit
Kış aylarında sıcaklığına doyamadığımız bu yer rahatlığıyla adından söz ettiriyor. Bir süre sonra çalışanlar ile neredeyse enseye tokat olacakmışsınız izlenimi veriyor. Karaköy’deki yeni sokakları yeni mekanları keşfederken burada bir çay-kahve molası verebilirsiniz. Daha diyete başlamadıysanız çok lezzetli keklerini de tavsiye ederiz.
Gakkı
Karaköy’ün en yeni kahvaltı yeri. Küçük mü küçük tatlı mı tatlı bu mekan Baltazar’ın yanında Muhit’in ise hemen karşısında. Doya doya masada kalmak, her şeyi yediğinizden emin olmak istiyorsanız ucunu göremeyeceğiniz serpme kahvaltısını tavsiye ederiz. Öyle değilse sizi nutella ve çeşitli reçeller ile servis edilen pancake paklar. ‘Hıçın’ ismi verilen börek de menüde hemen gözünüze çarpıyor. “Güne nasıl başlarsan öyle devam eder” der annelerimiz. Güne bi Gakkı’da başlayın deriz ama günün devamını tahmin bile edemeyeceğiz.