Öyle bir bitkiden bahsediyoruz ki savaşlar çıkarmış, toplumları yok etmiş, kültürleri dumanıyla boğmuş, acı vermiş, öldürmüş.
Ve yine öyle bir bitkiden bahsediyoruz ki savaş karşıtlığının sembolü olmuş, yeni kültürler doğurmuş, acıları dindirmiş, hayatları kurtarmış. İkisi de aynı bitki: Haşhaş.
Haşhaş binlerce yıldır insanlıkla birlikte. Homeros destanlarından bugünlere kadar insan hayatına her dönem etki etmiş, ülkeleri birbirine düşürmüş, hatta sınırları değiştirmiş.
Kayıtları 6000 yıl önceye Sümerlere kadar gidiyor. Tanrının insanlığa armağanı olarak görüldüğü zamanlar da olmuş, tanrının insanlığa ebedi cezası olarak da. Var olduğu süre boyunca dünyaya her daim etki etmiş ve yaşam üzerinde derin izler bırakmış.
Müzik ve uyuşturucu etkisi
Ünlü yazar Henry Miller, eğer çok da ciddiye almazsanız müzik güzel bir uyuşturucudur der. Dumanlı hava sahası, özellikle rock camiasının ve sonradan rap müziğin vazgeçilmez alanlarından oldu. Romantizm, yaratıcılık ve zevk-ü sefa halleriyle özdeşleşen uyuşturucu kullanımı sanatın sadece müzik değil farklı alanlarında da yaygın. Belki de müziğin kitlelere hızla yayılan etkisinden dolayı en çok onun adı çıkmış.
Ünlü gruplar kimi zaman şarkılarında da uyuşturucu kafasına atıfta bulunurlar. Neil Young’ın “The Needle and the Damage Done”, Guns N’ Roses’ın “Mr. Brownstone”, Velvet Underground “Heroin” ve Pink Floyd’un “Comfortably Numb” şarkıları bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Bob Marley ve Jamaika’nın ise başlı başına ayrı bi konu başlığında incelenmesi gerekir diye düşünüyoruz.
Sultanahmet Camii’ni bombalarız diyen Amerikalılar
Cami bombalama dediğimiz olay ülkemizde açılan saftrik solcu dedektörü davalardan biri değil. Amerika’nın Türkiye’deki haşhaş üretimini bitirmek için Türkiye’yi açıktan tehdit etmesi olayı ya da “Haşhaş Sorunu” diyelim.
Nixon hükümeti, Amerika’daki uyuşturucu tüketimi çığrından çıkmaya başlayınca ülkemizden haşhaş ekimini durdurmasını ister. O dönemde dünya uyuşturucu alemlerinde Türk Malı tabiri Alman arabası gibi bir anlama gelmektedir. Amerika’ya Avrupa üzerinden giren uyuşturucunun önemli miktarı da ülkemizde ekilen topraklardan çıkmaktadır. Başta her zaman olduğu gibi Demirel vardır, seçimler yakındır ve Türkiye o dönemde bir tarım toplumudur. Haşhaş üretimini durdurmak altından kalkılamaz ekonomik sorunlar demektir. Demirel kontrolü arttırsa da Amerika’nın isteğinin kabul edilir yanı yoktur. 12 Mart 1971’de Demirel darbe sonucu yönetimden iner. Nihat Erim yasağı uygulamaya koyar.
Darbe yönetiminin ardından gelen Karaoğlan Ecevit, “Kimse sabrımızı zorlamasın” geyiklerine hiç girmez ve haşhaş ekimini yeniden serbest bırakır. Amerika’nın Sultanahmet Camii’ni bombalarız tehdidi o zaman gelir. Kıbrıs olayıyla birlikte tarihimizde Amerika’yla yaşadığımız en büyük ikinci sorun bu haşhaş vakasıdır. Türkiye’ye ekonomik yardım kesilir. Nato üyesi olduğumuz halde sürekli “Yok 4 adam yollarım yok 8 füze attırırım” diyen tehditlerin ardı arkası kesilmez. Ecevit geri adım atmaz sadece haşhaş üretiminde devlet denetimini sıkılaştırır ki zaten mantıklı olan da budur. Zaten dümbelek Nixon’ın ABD’deki durumu da sallantıya girmeye başlamıştır. Nixon sonrasında Watergate skandalı yüzünden istifa etmek zorunda kalır ve istifayla giden tek ABD başkanı olarak tarihe geçer. Oh canımıza değsin.
Beyin naklinde anesteziyi fazla kaçırmak
Boynumda fıtık var fizik tedavi olsam, radyoterapiye girsem, aman doktorcuğum bana bi çare! İnsanlığın bu hallerine antik çağlarda pek bir çare bulunduğunu sanmıyoruz. O devirde hastalanmak ya da yaralanmak demek çoğunlukla üç vakte kadar ölmek demek. Yine de özellikle antik Mısır, Hindistan, Yunanistan ve Çin’de tıp için cesur denemeler yapıldığı biliniyor. O dönemden günümüze değişmeden gelen bir kavram var: Anestezi.
Lokal anestezi için yapraklarından kokain üretilen koka ağacı, tüm vücudu uyuşturmak içinse haşhaştan üretilen afyon kullanılmaktaydı. 19. yüzyılda yine bu bitkide doğal olarak bulunan maddelerden geliştirilen morfin sayesinde artık ameliyatlar daha kolay ve etkili yapılabilir hale gelir. Filmlerde gördüğümüz vücuttan kurşun çıkarma sahneleri de geçmiş savaşlarda gerçek ve olağan durumlarmış. Morfini ele geçiren asker, enjektörü vücuda vererek kendi kurşununu kendi çıkarırmış. Günümüzde nitröz oksit ve propofol gibi maddeler kullanılsa da morfin gibi afyon bazlı maddeler hala tedavülde.
Honk Kong’u Çin’den almak
Haşhaş mevzusunun konu edilmesi dahi devletlerin pek hoşuna gitmiyor olacak ki, ne tarih kitaplarında ne de araştırmalarda bu bitkinin sebep olduğu krizlere ya da savaşlara pek değinilmiyor. Oysa bugünün dev ekonomik gücü olan Çin, 1800’lü yıllarda yapılan afyon savaşlarında İngilizler tarafından ağır madara edilmişti. Neredeyse tüm Çin, çakal İngilizler tarafından afyon bağımlısı haline getirilirken, koca ülke parçalanmanın eşiğine geldi. Ayıp.
Olay İngilizlerin Hindistan ve bölgenin zenginliklerini talan etmek için kurduğu “British East India Company” adlı yapının Çin’in kontrolündeki çay ve gümüş üretimine göz dikmesiyle başlar. Çay, Çin için tarihi ve çok önemli bir üründür, öyle her önüne gelene satışı ve ticareti yapılmamaktadır.
İngilizler içinse “yapılamamaktadır” kelimesinin şu hayatta bir yeri yoktur. Yapılamayanı yapmak için her türlü pisliği yaparlar. Tüm Çin, ülkeye sokulan afyonla bağımlı hale getirilir. Ülkede ağır bir rüşvet ve yozlaşma ağı kurulur. Afyon veren şirket, karşılığında çay ve gümüş alır. İngilizler, Çin hükümdarının uyarılarını sallamazlar, ortam gerilir de gerilir.
Sonunda hükümdar Tse-Hsu limanda haşhaş yüklü İngiliz gemilerine el koyar. İngilizler zaten bi olay olsa da savaş çıkartsak diye beklemektedirler. Fitil ateşlenmiştir. İngiltere modern savaş silahlarıyla saldırır. Hatta tarihte ilk demirden yapılma savaş gemisi bu Afyon Savaşlarında kullanılır. Çin, Honk Kong limanını bu savaşlar sonucunda kaybeder. Kapitülasyonları öyle ağırdır ki koca Çin hanedanının köküne kibrit suyu atılır. 1839-1842’deki ilk Afyon Savaşının ardından 1856-1860 arasında Çin’in yeniden isyan etmesiyle bu sefer II. Afyon Savaşı çıkar. Bu sefer Fransa’da yancı olarak İngiltere’yle savaşa girer, tabii ki Çin yine yenilir. Ülkenin toparlanması ancak 20. yüzyılda olur.
Edebiyat öğretmeninize danışınız
Her ağır ortamda adı geçen Homeros amcanın dev destanı “Odysseia”da afyonun acı dindiren ve zevk veren hallerinden bahsedilir. Odysseia’da Helena, Menelaos ve Telemakhos’un üzüntüsünü geçirmek için şaraplarına afyon karıştırır. Kirke onları hayvanlara çevirmek için erkekleri afyonla tutsak eder.
Sherlock Holmes’un fikir babası Arthur Conan Doyle, Oscar Wilde, Charles Dickens gibi yazarlar bu bitkinin çizilmesiyle elde edilen maddenin etkilerini eserlerine yansıtırlar. Efsane film Oz Büyücüsü ve esinlendiği kitapta da direkt olarak haşhaş tarlasına gönderme vardır. Görseldeki çılgın Oz Büyücüsü ekibi, çiçek açmış dev bir haşhaş tarlasında koşuyorlar.
Para para para…
Dönen yekün öylesine büyük ki, savaş ve silah kaçakçılığı gibi diğer kayıt dışı faaliyetlerle birlikte tüm dünyada dönen kirli paranın odağında uyuşturucu var. Amerika baz alınarak yapılan basit bir hesaba göre çiftçinin haşhaşın kilosunu üretmesi 300$’a mal oluyor. Bu 1 kilonun ilk elden satıcıya geçişi 800$. Satıcının 1 kilogramdan ürettiği eroinin değeri ise tam 16.000$.
Oh mis gibi afyon tarlası
Haşhaş çiçek olarak da satılan ve yetiştirilen bir bitki. Sınıf olarak gelincikgillerden olan haşhaş, çiçeğinin güzelliğiyle de biliniyor. Dünyanın birçok yerinde kırmızı, beyaz, mor çiçekli haşhaş bahçeleri bulunuyor. Hem paket olarak tohumdan hem de doğal yayılımla çoğalabiliyor.
Yeşil Reçete
Haşhaşın farmakoloji sektöründe de finansal değeri var. Öksürük şuruplarında ve ağrı kesicilerde kullanılan kodein ve morfin, beynin reseptörleri tarafından acilen algılanır. Diğer türevler bu iki ana maddeden türetilir. Eroin (diacetylmorphine) ve hydromorphone, morfinden, oxycodone ve hydrocodone, kodeinden türer.
Narkotik analjezik denilen bu maddelerin bağımlılık yapıcı özellikleri nedeniyle prospektüsleri uyarılarla doludur. Örneğin doktorunuz ilacı yazdığında, içtiğinizde araba kullanılmayın gibi uyarılarda bulunuyorsa muhtemelen içinde afyon bazlı yukarıdaki maddelerden biri vardır.
Bağımlılık
Tüm dünyada toplumların en büyük sorunlarından biri kuşkusuz uyuşturucu bağımlılığı. Sürekli zararsız izlenimi dayatılmaya çalışan türleri, doğal nasılsa bişey olmaz kafası, sigaradan bile daha az zararlı lafları ya da kimyasal işlenen malzemelere olan o tuhaf güven.
Kullanıcılar bağımlılık yaratan diğer şeylerde olduğu gibi kendilerini ve kullandıklarını her koşulda haklı gösterecek onlarca bahaneye sahipler. Tabii bir de uyuşturucuyla mücadele altında özellikle gençlere dayatılan yalan yanlış ve abartılı bilgilerin yarattığı güven ve bilgi kirliliği var. Doğru ve tarafsız bilginin değerli olduğu hala kavranamadı. Bunun yerine 80’li yıllarda kalan öcüleştirme politikaları sürdürülüyor. Her ne olursa olsun haşhaş ve ondan üretilen afyonun dünyayı değiştiren ve toplumların üzerinde dev izler bırakan bir madde olduğu gerçeği değişmeyecek.
Bonus Dead Can Dance / Opium
Okuyucu Bonusu: Haşhaşlı kekler, börekler, tatlılar
Dünyayı değiştirmemiş olabilir ama belki sizin dünyanızı değiştirebilir. Haşhaş tohumunda az da olsa bir kısım uyuşturucu madde kalabiliyor. Gerçi gördüğü işlemlerden sonra bunun yok olduğu biliniyor ama kayıtlı bazı olaylarda haşhaş katkılı şeyler yedikten sonra uyuşturucu testi pozitif çıkan insanlar var. Aman ha, zaman kötü valla kimse inanmaz. 🙂