Oyun oynamak insanoğlunun tek ortak geçmişidir. Korkunçlu – karanlık – dinazorik çağlardan, full HD 3D modern dünyaya, gök tanrıdan tek tanrıya, atayizlerden Vikinglere, her dilden her ırktan insan dünyaya gelir, gözünü açar, sütünü içer ve oyun oynamaya başlar.
Oyun her ortamdadır; çocuk tek başınayken halı üzerinde oynar, sokakta takım kurar oynar, takımlar birleşir milli olur, milli takımlar mevcudiyet ve istikbal temellerini taçlandırmak için şampiyonalara katılır, kazanırlarsa dünyada kupa, Türkiye’de kupa + Cumhuriyet Altını istiflerler.
Ana karnındaki sabi sübyan organik embriyodan, olimpiyatlara uzanan bunca tatavayı yapmamızın sebebi son derece basit bir obje: Top! Aslında en temel oyun aracımız ve onun dünya sahnesindeki en janjanlı yeri tartışmasız Fifa Dünya Kupası. İşte sibobundan desenine Adidas’ın özel tasarladığı dünya kupası topları ve kupalardan akıllarda kalan unutulmaz anlar.
Topların Efendisi
Telstar : Mexico, 1970
Adidas’ın futbol topu macerası 1963’de başlasa da marka ilk resmi Dünya Kupası topunu 1970 Meksika için tasarlar. Bu tasarım yıllarca topu topu yapan, benim diyen topun hala saygı duyduğu şeklin doğmasını sağlar. “Yieaa top işte” deyip geçme vatandaş, bu dizayn 60 karbon atomununun el ele gönül gönüle verererek oluşturduğu C60 molekülünü temel alıyor, geyik değil gayet ciddiyiz.
Geçtiğimiz yüzyılın yarı çatlak mimar ve düsünürü, Buckminster Fuller’in geliştirip popüler hale getirdiği bu tasarım 32 adet siyah-beyaz parçadan oluşan ilk futbol topuydu ve ismini uzaya gönderilen iletişim uydularına verilen Telstar’dan alıyordu. Ayrıca 1970 Meksika, canlı yayınlanan ilk Dünya kupasıydı. Telstar, dönemin siyah beyaz televizyonlarında rahat seçilebilmesi amacıyla özellikle siyah-beyaz parçalı desenle tasarlanmıştı.
1970’in enteresan olaylarından biri de İngiltere’nin milli takım şarkısı besteletip yetmezmiş gibi tüm ekibi stüdyoya dizmesiydi. “Back Home” (eve dönüş) ismindeki şarkı İngiltere’nin üzerine kara bir lanet gibi çökecek (nasıl çökmesin allasen), son şampiyon o günden sonra hep evine dönecek ve kupayı bugüne değin bir kere daha kazanamayacaktı. Not: İlgili youtube hesabı kapatıldığı için 1970 değil 1982 şarkısıyla güncelledik, olsun bu daha güzel)
Gelişim psikolojisinden, moleküler kimyaya ve popüler tarihe dünya kupası goygoyumuz devam ediyor.
Doğan Baba affetmez
Telstar Durlast: Batı Almanya, 1974
1974 dünya kupasında birden fazla top kullanılmıştır. Televizyon teknolojisi renkliye geçerken Telstar’ın yenilenmiş haline sadece beyaz olan bir seçenek daha eklenir. Telstar topa meşin yuvarlak denmesinin mümessiliyken, Durlast’ın yüzeyi poliüretanla kaplanarak modifiye edilmiştir. Asıl malzeme yine hakiki deridir ancak üst kaplamayla bir nebze su geçirmezlik amaçlanmıştır. 1974, topların logo ve isimleriyle kişilik kazandığı ilk kupadır. Ülkemizden ünlü futbol adamı Doğan Babacan da bu kupada görev alır (Markus Merk henüz realschule’ye giderken). Turnuva boyunca 3 maça çıkan Babacan, Batı Almanya-Şili maçında Şilili futbolcuya gösterdiği kırmızı kartla FIFA Dünya Kupası tarihinin ilk kırmızı kartını gösteren hakemi de olur.
http://youtu.be/sK4ZSFj_k7A
Pis herif Videla
Tango Durlast: Arjantin, 1978
Kupa Arjantin’de yapılırsa ismi Tango olur! Adidas altıgen ve beşgenlerden oluşan deri parçalarını bu sefer 20 adet kullanır. Tasarıma derinlik katmak adına altıgenlerin içine üçgen desenler yerleştirilir. Şıklık, dinamizm ve tutkunun simgesi Tango Durlast’ın su geçirmez özellikleri geliştirilirken, Telstardan bir miktar daha hafiftir.
1978 kupa tarihi açısından pek de parlak bir yıl olarak hatırlanmaz. Arjantin’in başına Peron’un ardından gelen diktatör Videla sonuçlara etki etmek adına çevirmedik dolap bırakmaz. Arjantin’in finale çıkması için Peru’ya dört gol atması gerekmektedir; Peru hiç direnç göstermez ve Arjantin’den uslu uslu altı gol yer. Yıllar sonra bir senatörün itirafıyla Peru Devlet Bakanı Bermudez ile Arjantinli darbeci lider Videla’nın maçtan önce anlaşma yaptığı ortaya çıkar. Maçta dört gol atan Leopoldo Luque, bu zaferden gurur duymadığını ancak yaptıkları şeyin sadece futbol oynamak olduğunu ifade eder. Orta saha oyuncusu Ricky Villa daha açık konuşur: Şüphesiz politik olarak kullanıldık.
Tardelli’nin göz yaşları
Tango Espana: İspanya, 1982
Tango Durlast hafifliği ve su tutmazlığıyla öyle başarılı olur ki gelecek 5 dünya kupasına damgasını vurur. Futbolda latin rüzgarı okyanusun diğer tarafı İspanya’ya geçerken, Tango su geçirmez ünvanını geliştiriyor ve sentetikle gerçek deriyi mükemmel birleştiriyordu. Ayrıca Tango Espena gerçek deri kullanılan son futbol topu olmuştu. 1982 şampiyonu İtalya olurken, Tardelli’nin Almanya’ya attığı golden sonraki sevinci uzun süre spor programlarının jeneriklerinde yer alacaktı.
Tanrının elini öpmeye geldik
Azteca: México, 1986
Avrupa, Latin Amerika arasında gidip gelen turnuvada sıra bir kere daha Meksika’da! Planlara göre 13. Dünya Kupası Kolombiya’da yapılacaktı ancak ülke organizasyonun gereklerini yerine getiremeyince Mariachi’ler bir kere daha sevindirik oldular. Tamamen sentetik malzemeden üretilmiş Mexico, ıslak-kuru zemin kapasitesiyle futbol sahalarında uzun süredir görmek istenilen türden bir hareketti.
Azteklerin duvar süsleriyle bezeli ve artık meşin olamayan bu yuvarlak, aynı zamanda o güne kadar yapılmış en eğlenceli figürlere sahipti. Eğlence sadece figürlere değil tribünlere de hakimdi; hala popüler olan “Meksika Dalgası” ilk defa 1986’da yapılmıştı. Kupaya figürleriyle ilham veren bir diğer isimse turnuvadan sonra adına belgesel çekilen bir efsaneydi: “El Mundial de Futbol de Diego Maradona”
Omam Bıyık semaya yükselirken
Etrusco: Italy, 1990
Almanya son şampiyon Arjantin’i geçerek İtalya 90’ı kazanırken, Dünya Kupası tarihine ilk defa Avrupalı bir ekip, bir Güney Amerikalıyı alt etmeyi başarır. Adidas 1990 Dünya Kupası’nda günümüz İtalyan köklerinin dayandığı Etrüskler’e gönderme yaparak Etrusco Unico’yu sahalara sürer. Deseninde üç Etrüsk aslan başı olan Etrusco, o güne kadar üretilmiş en kusursuz top olur. Dıştan lateks içten poliüretan köpükle sarılı topumuz artık tamamen su geçirmezdir. Kupaya damga vuran olay ise Afrika aslanı Kamerun’un, Maradonalı Arjantin’i elemesi olur. Sahiden Omam-Bıyık’ı hatırlayan var mı?
http://www.youtube.com/watch?v=Cj6WY6Kjxtg
Batsın böyle futbol
Questra: USA, 1994
Zıplatsan zıplamaz, yuvarlasan yuvarlanmaz bir tuhaf şişik obje: Amerikan futbol topu! Bu eciş bücüş nesneye top diyen Amerikalılar, ellerinde dev milkşeyklerle tribündeki yerlerini aldılar. Seyirci kofti olsa da sahada Romario, Bebeto, Stoichkov, Hagi, Roberto Baggio, Maldini, Klinsmann gibi yıldızlar vardı.
Resmi top Questra ise, polistiren köpük (bildiğimiz strafor bardak) kaplamasıyla dikkat çekiyordu. Yüksek kontrol ve ivmelenme Questra’nın öne çıken yönleriydi. Üzerindeki yıldızlar Amerika’nın uzay araştırmalarındaki öncülüğünü simgeliyordu.
Ne futboldan bihaber Amerikalılar, ne sahadaki yıldızlar, ne de Baggio’nun finalde dağlara taşlara gönderdiği penaltı… USA’94 akıllara futbol tarihinin en kara olaylarından biriyle geçecekti. Kolombiya takımının defans oyuncusu Andres Escobar, kendi kalesinde attığı golden 10 gün sonra vurularak öldürüldü. Kolombiya kalesinde Beşiktaş’ta da forma giyen Oscar Cordaba bulunuyordu. Hatta Cordoba, vurulduğu sırada Escobar’ın yanındaydı. Anlatılanlara göre katil 12 el ateş etmiş ve her seferinde “gol” diyerek bağırmıştı. 27 yaşındaki Escobar’ın lakabı “El Caballero del Futbol” (Futbolun Centilmeni) idi. Cenazesine 120.000 kişi katıldı.
Okumam olm marşınızı
Tricolore: France, 1998
Fransızlar konu milliyetçilik olunca tüm dünyaya Eyfel’in tepesinden bakar. Heyhat bir mösyölük bir madamlık, bir elitlik bir jakobenlik! Yılların siyah beyaz topu, Fransa bayrağına öykünür de, rengi kırmızı, beyaz, mavi’ye, adı da bayrağı temsilen Tricolore’ye (üç renk) dönüverir. 1998’de sadece topun renkleriyle değil, Fransa’nın kendi evinde kupayı kaldırmasıyla da tüm ülke Versay Sarayı’nın gül bahçesine döner, çok anşante zamanlar yaşanır.
Zinedine Zidane, Gabriel Batistuta, Davor Suker ve Ronaldo gibi yıldızlarla öne çıkan turnuva, resmi şarkısıyla da dikkat çekmiş, sonradan Hülya Avşar’a totosunu elleten Ricky Martin’in “The Cup of Life” adlı ritmik parçasıyla hayli eğlendirmişti. Cezayir asıllı Zidane’ın maçlarda milli marşı okumaması uzun süre tartışılmıştı.
İnanılmansız
Fevernova: Korea Japan, 2002
Sene 2006, ListeList olarak Roma’da geziniyoruz (genelde Roma’da geziniriz), Türk olduğumuzu öğrenen Lübnanlı bir tezgahtar, ağzını usulca gevşeterek “yevaş yevaş hesayn şeaş ehü he hahaha” diyerek katılıyor… Bu durumun Türk turistlerce yaşanmış çokça örneği bulunuyor. 2002’deki dünya üçüncülüğümüz işte böylesine bir rüzgar estirmişti.
Milli takımımız Ümit Davala’nın mohikan saçları, Hakan Şükür’ün başlama vuruşu sonrası atılan en erken golle rekor kırması (11. saniye) ve İlhan Mansız’ın fenomen tarzıyla tüm dünyada zevkle takip ediliyordu. Bu gözler, kupa sonrası Beşiktaş antremanlarına tur otobüsleriyle İlhan Mansız izlemeye gelen Japon-Koreli turist kafileleri dahi gördü.
Fevernova biraz da milli takımımızı andırıyordu: İlhan Mansız saldırganlığı, Hasan Şaş ivmelenişi, Hakan Şükür tahmin edilmezliği ve Rüştüsel “gol yemem sörf yerim” bilinmezliği.
Fevernova’nın yolundan sapmadan aniden hızlanabilmesi, Beckham gibi düzgün bilekli oyuncular tarafından takdirle karşılanırken, kazma topçular bu teknolocik ateş parçasını hayli eleştirmişti. Gerçi Beckham’ın sponsoru Adidas’tı, diğer yandan topun özellikle rüzgarlı havalarda kararsız hızlanışı basında da giderek fazla yer tutmaya başlamıştı. Yine de eleştiri noktasının “küçük ki bu top” seviyelerine gelişi mutlak bir talihsizlikti. Adidas Fevernova’yla klasikleşen tango dizayndan uzaklaşırken, ateş kırmızısı ve altın renkleriyle turnuvanın ilk defa düzenlendiği Asya kıtasına selam çakıyordu. No 7 ve no 2’ye dikkat:
Almanya’ya gidemedikten sonra yemişiz takım ruhunu
Teamgeist: Germany, 2006
Parçalı yapı ve bal peteği deseni Dünya Kupası tarihinden silinirken topların şekli de radikal biçimde değişiyordu. Teamgeist (takım ruhu) pervane sitilindeydi ve altıgenlerin simetrik uyumundansa daha köşesiz, pürüzsüz ve laboratuvar işini andıran bir tasarımla ortaya çıkıyordu. Spikerler bu yeni nesil toplar için “biz bunlara nasıl meşin yuvarlak diyelim” şeklinde söylenmeye başlamışlardı.
Almanya kendi evinde kupayı alamamış ancak “fantaastisch” organizasyon kabiliyetleriyle holigan İngiliz’lerden bile alkış almayı başarmışlardı. Milli takımımız, döner kebap ve göbek dansının milli değer sayıldığı Almanya’ya gidememiş, boynumuzu bükük bırakmıştı. Neyse ki Zidane’ ın alemin en çamur topçusu Materazzi’ye attığı kafayla bi nebze yüreklerimiz serinlemişti.
Vuvuvuvuvuvvzela
Jabulani: South Africa, 2010
Öyle bir alet ki kullanma kılavuzunda tek cümle yazmalı: Allahınız varsa üflemeyin! Vuvuzelalı kupa ilk defa Afrika Kıtası’nda düzenleniyor ve İspanya kupayı tarihinde ilk defa kazanıyordu. Adını Zulu dilinden alan Jabulani, sadece sekiz panelden oluşurken, % 0.1’lik sapma payıyla adeta mükemmel bir küreyi tasvir ediyordu. Adını şaşırtıcı şekilde yine zulu dilinden alan vuvuzelaysa (Güney Afrika zurnası) televizyon dünyasının en pahalı seyirliklerinden biri olan Dünya Kupası’nı bir deliler şölenine çeviriyordu. Kupanın öne çıkan yanlarından biri de Shakira’nın Waka Waka’sıydı.
Pek yakında…
Brazuca: Brezilya, 2014
Brazuca, kupa tarihinde ilk defa ismini taraftarların verdiği bir top. Internet üzerinden yapılan oylamada (ya nerden yapılacaadı) 1 milyonun üzerinde oy kullanıldı. Brazuca oyların %77.8’ini alırken sadece ülkenin sahil şeridi topu olmadığını kanıtladı… Diğer seçenekler “Bossa Nova” %14.6 ve Carnavalesca %7.6’da kaldı. Brazuca ismi Brezilya hayat tarzından geliyor; “bi yanım amazon, bi yanım okyanus, ister mangala ister sahile akarım” tarzı bir keyfekedercilik, bir duygular şelale durumu yani. Brazuca’da tabii ki 1970’den beri dünya kupası toplarının resmi üreticisi Adidas imzalı.