Dünyaca ünlü nörolog ve “Psikanalitik Kuramı”nın kurucusuSigmund Freud, yaşamı boyunca ele aldığı çalışmalarla insanlık tarihine önemli bir katkı sağlamıştır. Yeryüzünde devam eden ve hiç aksamadan insanlar ve doğa üzerinden yaratılan hayatı, hayatın sağladığı ve hayatın kendisine sağlanan olanakları değerlendiren ve düşüncenin yapı olarak ele alınabilir bir bütün olduğunu ortaya koyanFreud, pek çok açıdan algının da üzerinde durmuştur. Bu açıdan bakıldığında yapmış olduğu çalışmalarla vardığı sonuçlar bir hayli önemlidir.
Dünya edebiyatına kazandırdığı ölümsüz eserlerle tanınan Dostoyevski‘nin kişiliği, davranışları ve yönelimleri üzerine de düşünen Sigmund Freud, özellikle usta yazarın kumar tutkusu üzerine bir Sanat ve Sanatçılar Üzerine kitabında bir inceleme metni kaleme almıştır.
“Yayımlanan ölüm sonrası yazıları ve karısının tuttuğu günlük, Dostoyevski’nin yaşamının bir bölümünü, yani Paris’te kumar tutkusuna yakalandığı dönemi tümüyle açıklığa kavuşturur niteliktedir”
“Herkesin ortaklaşa benimsediği gibi yadsınması olanaksız sayrısal (patolojik) bir tutku nöbetidir bu”
“Kuşkusuz, söz konusu tuhaf ve çirkin davranışı dolayısıyla Dostoyevski gerekli ussallaştırmalara (rasyonalizasyon) başvurmamış değildi”
“Nevrozlularda sık rastlandığı gibi, suçluluk duygusu borç yükünde kendine yerdeş bir ürün sağlamıştı”
“Dostoyevski’ye göre, kumar oynamaktan amacı, kazanacağı parayla Rusya’ya dönme olanağını ele geçirmek, kendisini hapse tıktırmalarına fırsat bırakmadan oradaki alacaklılarına borcunu ödemekti”
“Ama bu bir bahaneydi yalnızca; nitekim sanatçı da bunu görecek kadar keskin zekâlı ve bunu itiraf edecek kadar dürüsttü, asıl önem taşıyan şeyin oyunun kendisi olduğunu biliyordu”
“Mektuplarının birinde: ‘Önemli olan, oyunun kendisiydi,’ diye yazar Dostoyevski. ‘Kuşkusuz en başta para gerekliydi bana, ama size yemin ederim ki para kazanmak tutkusu diye bir şeyden söz açılamazdı”
“İçgüdüsel ve anlamsız davranışının tüm ayrıntıları, bunu ve bunun ötesinde daha pek çok gerçeği kanıtlamaktaydı”
“Oyuna oturdu mu, üzerindeki bütün parayı kaybetmeden rahat edemiyordu; oyun kendi kendini cezalandırmasını sağlayan bir araca dönüşmüştü”
“Artık kumar oynamayacağı, falan ya da filan gün oyuna oturmayacağı konusunda genç eşine sayısız kez söz vermiş, ama eşinin açıkladığına göre hemen hiçbir vakit sözünü tutmamıştı”
“Kumardaki kayıplarıyla gerek kendisini, gerek eşini alabildiğine büyük bir yoksulluk içine sürüklemek, onun için bir ikinci sayrısal (patolojik) doyum kaynağıydı”
“Çünkü bu, karısının önünde kendini paylayıp azarlamasına, kendini küçük düşürmesine ve kendisi gibi böyle iflah olmaz biriyle evlendiği için karısında pişmanlık duygusu uyandırmasına olanak veriyordu”
“Söz konusu davranışının vicdanında sağladığı rahatlamayla ertesi gün yine kumar masasına oturuyordu”
“Genç eşi, Dostoyevski’nin bu dönem dönem yinelenen davranışına zamanla alışmıştı”
“Çünkü gerçekte tek kurtuluş umudu gözüyle baktığı kocasının sanat çalışmalarının ellerindeki avuçlarındakini kaybedip neleri var, neleri yok rehine yatırdıktan sonra her zamankinden verimli bir düzeye ulaştığını sezmişti”
“Ancak iki durum arasındaki ilişkinin içyüzünü kavrayabilmekten kuşkusuz uzaktı”
“Dostoyevski’nin kendi kendine verdiği cezalarla içindeki suçluluk gereksinimi doyuma kavuşuyordu”
“Bunun sonucunda sanat çalışmalarını aksatan engel gevşeyerek yazar başarı yolunda yeniden birkaç adım atmayı kendine çok görmüyordu”