Şu sıralar havalar buz gibi, hepimizin .ıçı donuyor. Ama hep böyle soğuk olmayacak. Elbet havalar ısınacak ve alıp başınızı bir yerlere gitme isteği ruhunuzu saracak. Hah, işte bu liste o gitme isteği hasıl olduğunda, saçma sapan yerlere gidip başınızı belaya sokmayın diye yapıldı. Basın pedala, dönsün tekerler, o güzel havanın hafif serinliği vursun böyle yüzünüze yüzünüze, pedal çevirdikçe mutlu olun, mutlu oldukça pedal çevirin.
Adımız gibi eminiz ki hepinizin aklından geçmiştir; şöyle güzel bir bisikletinizin olması, kafanıza estiğinde turlayıp gelmek, hatta her türlü hava koşulunda işe bile bisikletle gitmek. Hemen de dudak bükmeyin, hiç de imkânsız bir şey değil. Ama elbette öyle hemen olacak bir şey de değil.
Her şeyden önce iyi bir bisiklete; o bisiklete sahip olmak için de, tek derdi size bu konuda az da olsa yol göstermek olan, listemize ihtiyacınız var. Okuyun, okutun… Bir de dilerseniz, bisiklete binmenin ne yeri, ne zamanı, ne de mevsimi olur diyen şu abiyi takip edin.
1. Önce bi’ durun, soluklanın
Tamam, biz de farkındayız; bir an önce bisikletinizi altınıza alıp pedallamak, rüzgârı yüzünüzde hissetmek istiyorsunuz. Bir bisiklet de kestirdiniz gözünüze, fiyatı da uygun, daha neyi bekleyeyim ki diye düşünüyorsunuz.
Bu kararlı halinizi takdir etmekle birlikte size iki çift lafımız var: “Hele dur da bi’otur soluklan yeğen!” Zira bisiklet almak; sağlığınızı, sürüş keyfinizi ve güvenliğinizi düşünecek olursak -ki düşünmek zorundayız- bir çırpıda hallolacak bir şey değil. O yüzden şimdi sakin olun ve o elinizdeki parayı yavaşça yere bırakın.
2. Araştırma aşaması
Sıkı bir web insanıysanız, aradığınız hemen her şeyin cevabını artık internette bulabileceğinizi biliyorsunuzdur. Bu durum tabii ki bisiklet için de geçerli. Bisiklet içerikli forumlar, bisiklet kullanıcılarının blogları ve sözlükler bu konuda size fazlasıyla yardımcı olabilir.
Araştırma yaparken dikkat etmeniz gereken yegâne şey, forumlardan falan bilgi edinirken gaza gelmemeniz gerektiğidir. İngilizce biliyorsanız yabancı forumları kesinlikle ihmal etmeyin, zira çok daha profesyonel incelemeler okuyabilirsiniz bu sitelerden. (Önereceğimiz birkaç siteyi ve blogu, bonus kısmında görebilirsiniz.)
3. Hangi bisiklet???
Bisiklet almaya kesin kararlıysanız, önünüzde birçok seçenek olduğunu biliyorsunuzdur. İkinci aşamada netleştirmeniz gereken nokta, bisikleti hangi koşullarda kullanacağınızdır. Şehir içinde mi kullanacaksınız, uzun yolculuklar yapmak mı istiyorsunuz, yoksa niyetiniz dağ bayır dolaşmak mı?
Eğer bisikletinizi şehir içinde kullanmayı düşünüyorsanız, ihtiyacınız olan bisiklet türü düz tekerlekleri ve düz maşasıyla öne çıkan şehir bisikletleridir. Yok diyorsanız ki ben dağ tepe dolaşmak istiyorum, o zaman kalın ve dişli tekerlekleri olan, amortisörlü maşaya sahip bir dağ bisikleti (MTB) almanız gerekiyor. “Ben özgürlüğün tadına şehirdışı yollarda bakmak istiyorum” diyorsanız da, ihtiyacınız olan bisiklet, hızlı gitmek için üretilmiş daha da ince tekerlekli yol bisikletleridir.
4. Bütçeniz ne kadar?
En önemli başlık bu olsa gerek. Almak istediğiniz bisiklete ödeyebileceğiniz miktarı da belirlemeniz gerekiyor. Bütçeyi netleştirirken bilmeniz gereken en önemli şey, 500-600 liraya iyi bir bisiklet alamayacağınızdır. Çünkü bisiklet sadece, sizi bir yerden bir yere taşıyacak basit bir ulaşım aracı değildir.
İhtiyacınız olan şey, güvenli ve konforlu bir şekilde kullanabileceğiniz bir ulaşım aracıdır. Böyle bir aracı almanın alt sınırı da 1500 liradır. Üst sınırı tabii ki yok. Bisiklette fiyatı belirleyen en önemli unsur kadro; yani tekerleklerin falan takıldığı, ağırlığınızı taşıyan iskelettir. Burada temelde iki seçenek çıkar karşınıza (çelik kadro da var ama o şu an için konu dışı): Alüminyum kadro ve karbon kadro.
Sadece fiyat açısından karşılaştıracak olursak, karbon kadro alüminyum kadroya kıyasla her zaman daha pahalıdır, çünkü daha hafiftir. Teknik olarak karşılaştırıldığında birbirlerine göre avantajları da, dezavantajları da mevcut. Ama bize soracak olursanız, ilk aşamada karbon kadroya o kadar para bayılmanıza gerek yok. Hatırı sayılır fiyat farkları oluyor çünkü. Kadrosu alüminyum olan ve donanım olarak dolu bir bisiklet işinizi fazlasıyla görecektir.
5. Bisiklet ekipmanlarına da bütçe ayırın
Bütçe belirlerken göz önünde bulundurmanız gereken tek ürün bisiklet olmamalı. Bisiklette kullanılan birçok aksesuar ve ekipman olduğunu, bunlardan bir kısmının da “olmazsa olmaz”lar listesinde olduğunu unutmayın. Örneğin hem önde hem de arkada bulunması gereken bisiklet farları, olmazsa olmazlardan biridir. Zira karanlıkta yapılan yolculuklarda sizin otomobil sürücüleri tarafından fark edilmenizi kolaylaştırır.
Keyfe keder olanlar ise şunlar: Bisiklet çantası, su matarası, telefon tutacağı, çamurluk, bisiklet bagajı, çanta, pompa, tamir seti, hız göstergesi… Ha bir de şöyle bir bilgi verebiliriz; lastik patlağıyla uğraşmak ve yolda kalmak istemiyorsanız, lastik içlerine “zırh” taktırabilirsiniz. Bu zırh; lastiğinizi daha korunaklı hale getirecek, bisikletle gittiğiniz yolu yürüyerek dönme ihtimalinizi bir hayli azaltacaktır.
6. Bir önemli başlık daha: Güvenlik
http://www.youtube.com/watch?v=Bk27BJesBhA
Özellikle Türkiye gibi bisiklet yollarının az olduğu, hatta hiç olmadığı ülkelerde güvenlik, takdir edersiniz ki daha bir önem kazanıyor. Bütçe belirlerken hesaba katmanız gereken başlıklardan biri, hatta en önemlisi güvenlik ekipmanları. Temel olarak bir adet kaskınız mutlaka olmalı, kasksız hiçbir şekilde -kısa mesafe bile olsa- sürüş yapmamalısınız. Gece kullanım esnasında da ön ve arka bisiklet farlarınız yanıyor olmalı.
Ekipman haricinde de güvenliğinizle ilgili olarak şunları söyleyebiliriz:
– Araçlara karşı her zaman tetikte olun.
– Trafik kurallarına uyun.
– Çok sağa yanaşmamakla birlikte yolun sağından gitmeyi tercih edin.
– Park halindeki araçların yanından geçerken çok dikkatli olun (o kapı her an açılabilir).
– Gerekli durumlarda el işaretlerini kullanın (örneğin sağa dönecekseniz sağ elinizi vücudunuza dik bir şekilde uzatın).
– Müzik dinleyerek bisiklet kullanmayın, çevredeki sesleri duyun.
– Yolculuk için ilk tercihiniz bisiklet yolları olsun.
– Yayalara öncelik tanıyın.
7. “Abi o paraya araba alırsın yaa!”
…diyenlerden uzak durun, koşarak kaçın; onlarla arkadaşlığınızı bitirin. Evet araba alabilirsiniz o para ile ama bisikletin tek yakıtı bacak kaslarınızdır. Yakıt fiyatlarından söz etmeye gerek var mı? Ayrıca bisiklete MTV ödemeniz gerekmez, iki yılda bir muayene şartı aranmaz, sigorta ve kaskoya ihtiyaç yoktur. Sizin kontrolünüzde olan periyodik bakımları vardır ve bunların masrafı otomobillerinkiyle kıyaslanamaz bile.
Ayrıca trafik yoğunluğunu, özellikle de İstanbul’daki trafiği göz önünde bulunduracak olursak; varış yerinize bisikletinizle daha kısa sürede gidebilirsiniz. Tüm bu avantajlara ek olarak, ulaşım ihtiyacınızı karşılarken spor yapıyor oluşunuz da, çikolata içindeki fıstık taneleri gibidir.
8. Mağazalara tekrar tekrar gitmekten çekinmeyin
Çekinmeyin elbette, zira bisikleti parasız almayacaksınız. Satın alacağınız yeri iyi seçin. Sürüş sonrası vücudunuzun çeşitli yerlerinde ağrı sızı hissetmek istemiyorsanız, mağazadaki görevlilerden sizin için en iyi kadro boyunu belirlemelerini isteyin. Tercih ettiğiniz firma sadece satış odaklıysa, yani tek dertleri sizin paranızı almaksa tercihinizi tekrar gözden geçirin. Etiket fiyatını hemen kabul etmeyin, özellikle de peşin ödeme yapacaksanız. Mümkünse almayı düşündüğünüz modelle/modellerle bir deneme sürüşü yapın.
9. “Bu özellik gerçekten gerekli mi?”
Birkaç bisiklet arasında kararsız kaldıysanız ve aralarında da fiyat farkları varsa şu soruyu kendinize sormalısınız: Bu fiyat farkına sebep olan özellik benim için gerçekten olmazsa olmaz mı?
Bu soruya içtenlikle “Çok da gerekli değil” cevabını verebiliyorsanız, tercihiniz o özelliğin olmadığı daha bütçe dostu bisikletten yana olmalı. Alışverişin bu kısmında yaptığınız tasarruf; kask, forma gibi başka ihtiyaçlarınızı karşılayacaktır.
10. Bisiklet, insanın kendine yakışanı sürmesidir
Seçiminizi yaparken, bisikletinizin gözünüze de hitap etmesine dikkat edin. O bisiklet sizin yaşamınızın bir parçası olacak ve tarzınızı yansıtmalı. Beğenmediğiniz bir ürünü almak zorunda hissetmeyin. Dolayısıyla da tek bir mağazayla ya da firmayla yetinmeyin. Eğer boyunuza uygun kadroyu belirlediyseniz alışverişinizi internetten de yapabileceğinizi unutmayın.
11. Trek, Scott iyidir tamam da…
Yabancı marka almayı takıntı haline getirmeyin. Kabul ediyoruz; Trek, Scott, Giant, Specialized gibi markalar çok iyi ve kaliteli. Ama kaliteli üretim yapan yerli markalar olduğunu da unutmayın. Alüminyum kadro bir Trek alacağınıza, yerli marka bir karbon alabiliyorsunuzdur belki de. Araştırmanızı iyi yapın.
12. Onu sevin, kucaklayın, temizleyin
Pek tabii bisikletin de bakıma ve temizliğe ihtiyacı vardır. Bisikletinizi, yolların zorlu şartlarında kullandığınızı unutmayın. Her kullanım onu bir nebze yıpratacaktır. Yıpranmanın yarattığı olumsuz etkiyi rutin bakımlarını yaparak ya da yaptırarak azaltabilirsiniz.
Öncelikle yılda en az bir kez bakım yaptırmanız gerektiğini bilin. Zincirin yağlanması, fren ayarları, pedallardaki boşluklar, aynakolun kontrolü, tekerleklerdeki ve jant tellerindeki aşınmalar; kontrol edilmediği takdirde size sorun çıkaracak olan bakım başlıklarıdır.
13. Arabanız da varsa yaşadınız
Yaşadınız çünkü portatif bir aparat sayesinde bisikletinizi istediğiniz yere götürebilirsiniz. Sözünü ettiğimiz bu aparatlar da iki çeşittir: bagaj kapağına monte edilen ve tavana monte edilen. Tabii bunların dışında aşmış modeller de mevcut ama onlar da muhtemelen bir bisiklet kadar eder.
14. Bisikletçi gibi giyinmek istiyorsunuz ve…
… şu taytlara, formalara bir bakayım dediniz. Fiyatlarını gördükten hemen sonraki tepkiniz muhtemelen “Ohaaaa bunlar ne kadar pahalı!” olacaktır. Durun, önce bi’ sakin olun. Forma ve taytlarla ilgili bilmeniz gereken ilk şey, o ürünlerin her birinin ayrı ayrı birer mühendislik harikası olduğu. Sosyete pazarından aldığınız taytlara benzemez onlar.
Eğer ucuz bir ürün seçerseniz, bu; o üründe çok da kaliteli bir kumaş kullanılmadığı anlamına gelir. Pahalı olan forma, fiyatının karşılığını sonuna kadar verir, kaliteli yapısıyla teri kısa sürede dışarı atar ve ter kokmanızı engeller. En güzel tarafı da eğer tayt giyerseniz iç çamaşırı giymenize gerek kalmaz ve selenin üstünde hiç olmadığınız kadar rahat edersiniz.
Uzun lafın kısası, bu mühendislik şaheseri ürünlerin o kadar pahalı olmasının birden çok sebebi var. Ha derseniz ki, ilk aşamada gerekli mi? Değil ama bisiklete bindikçe ve onu bir yaşam tarzı haline getirdikçe, bisiklet giyim kuşamı da hayatınızın bir parçası haline gelecek; şüpheniz olmasın.
15. Bisiklet gruplarına katılın
Bisiklet elbette tek başına da girişilebilecek bir eylem. Ama toplu halde yapmanın keyifli olduğu nadir etkinliklerden de bir tanesi. O yüzden bisikletinizi aldıktan sonraki ilk işiniz, yaşadığınız çevredeki bisiklet gruplarını araştırmak olmalı.
Bunun size güvenli bir şekilde gezip tozmak dışındaki en büyük getirisi de; bisikleti yaşam tarzı haline getirmiş insanlarla tanışmak ve onların birikiminden, deneyimlerinden faydalanmak olacaktır.
16. Bonus I: Bir bisiklet aşığı olarak Gökhan Kutluer
Yukarıda değindiğimiz konuların tamamıyla ilgili, detaylı bilgileri bulabileceğiniz yegâne adres; sevgili Gökhan’ın blogudur. Unutmayın, kafanıza takılan herhangi bir soruyu da içtenlikle yanıtlar Gökhan Kutluer.
17. Bonus II: Asfaltta binen ciddi ve alçakgönüllü bir bisiklet grubu
Veloslow’dan söz ediyoruz. Grubun benimsediği prensiplere şu sayfadan ulaşabilirsiniz.
18. Bonus III: Sürüş güvenliğiyle ilgili bir animasyon
ABD Ulusal Otoyol Trafik Güvenlik İdaresi’nin, bisikletli ulaşımla ilgili hazırladığı bir animasyon bu da. Animasyonların devamını, Bisikletli Ulaşım Platformu’nun (BUP) Facebook sayfasında bulabilirsiniz. BUP, bisikletlilerin trafikteki varlıklarına dikkat çekmek için eylemler düzenleyen bir organizasyon ayrıca. Takip etmenizde yarar var.
Bisiklet ile ilgili bu listemizi beğendiyseniz, konuyla ilgili diğer listelerimize de şuradan göz atabilirsiniz.