Ülkemizdeki tüm erkeklerin ortak noktası: Berber! Aslında biz bu konuya “berberde yaşananlar berberde kalır” felsefesiyle yaklaşıyoruz ama gördük ki insanlar, özellikle kadınlar bizden detaylı bir berber dükkanı anatomisi bekliyor, orada geçen saatleri merak ediyorlar.
Biz de hayatımızın bu en önemli parçalarından birini anlatmazsak olmaz dedik ve sizleri de alıp hep beraber berbere gitmeye karar verdik, zaten anne tabiriyle “saçlar papaz gibi olmuş”tu. Huzurlarınızda dev çalışma, berber dükkanı anatomisi!
Dükkana giriş ve askıda kurumayı bekleyen havlular
Bir berber dükkanını tabelası bile olmasa tanıyacağınız en önemli nokta dükkanın önündeki askıda kurumayı bekleyen ıslak havlulardır. İçeride öyle bir saç yıkama temposu vardır ki sürekli bir havlu kurutması döngüsü de olmak zorundadır. Dua edin de nemli bir havluya denk gelip tadınızı kaçırmayın.
Abim’li karşılama cümlesi
Kapı önünde kuruyan havluları geçip dükkana girmenizle beraber ya berber bizzat ya da dükkandaki herhangi bir çırak patlatır “hoşgeldin abim”i. Bu noktada “abim” öyle önemli ve kilit bir kelimedir ki bunu size söyleyen kişiden küçükseniz sevgi ve sahiplenme hissedersiniz, büyükseniz de saygı ve hürmet.
Sıra bekleme ritüelleri
“Şu arkadaşı da alayım hemen sana bakacağım abim” cümlesiyle bekleme töreni başlar. O esnada ister sizden önceki saç kesim işlemine odaklanıp berberlik zanaatinin inceliklerini öğrenirsiniz, ister kenarda sehpa üzerinde duran gazetelerin hafta sonu eklerinde sörf yaparsınız, ister mütemadiyen açık müzik kanalındaki über saçma bir klibe dalar vakit öldürürsünüz.
Ve beklenen an: Koltuğa kurulma
Sizden öncekinin “hadi iyi günler” demesiyle beraber berberin “abim seni alalım hemen” cümlesini patlatması bir olur. Tabii son anda önceden randevu verilmiş biri gelip “benim işim 10 dakika zaten” diye koltuğa kurulmazsa. O konforlu, büyük ve ılık koltuğa oturunca yaşadığınız teslimiyet duygusunu hiçbir erkek kolay kolay yaşayamaz, anne kucağı, sevgili sarılması gibidir o teslimiyet…
“Nasıl bir şey yapalım abim?”
İşte bu soruyu duyduğunuz anda artık geri dönüşü olmayan, gidenin gelmediği o tarifsiz yola çıkmışsınızdır. Zaten siz ne tarif ederseniz edin berber, senelerin otoritesi olarak size kendi yakıştırdığı modeli kesecektir. “Yanlardan azıcık alalım, üstler kalsın.” diyen nice genç o dükkandan Hasan Şaş gibi çıkıp ağlayarak uzaklaşmıştır.
Ana rahmindekine benzer bir gevşeme
Berberin önce camsil benzeri bir püskürteçle saçlarınızı ıslatması, ardından tarakla onları şekillendirmesi ve sonunda eline makası almasıyla o engel olmayacağınız mayışma başlar. Fonda çalan Demet Akalın’ın da bunda etkisi vardır, şah damarınızdan sıkmak suretiyle üzerinize örtülen o örtünün de, saçlarda dolaşan o ellerin de ama unutmayın uyursanız ölürsünüz!
Sürekli müdahalelerle berberi kontrol etme çabası
Eğer gerçekten hayalinizdeki kesimi yaptırmak istiyorsanız, ilk uyku bastırmasını aştıktan sonra, sürekli “abi şu tarafı biraz daha alalım” ya da “yok yok oraya hiç elleme” gibi yönlendirmeler yapmanız gerekir, aksi halde hararetli bir siyaset tartışmasına dalıp Gandhi gibi berberden çıkmak da var.
Konuşulan konuların çeşitliliği
Bu berberine göre değişiklik gösterir tabii ama genç bir delikanlıysa ne ara konunun oraya geldiğini anlamadan “Haydar Dümen ve cinsel maceralar” temalı hikayelere dalmış olabilirsiniz. Daha orta yaşlıysa siyaset ve spor banko konulardır, o da mı olmadı havalar, işlerin temposu, saçma gündem haberleri her zaman sığınılacak güvenli limanlardır.
Her meslek grubunun yardımına muhtaç olma durumu
Ancak berbere mesleğinizi söylerken iki kez düşünmekte fayda var. Avukatsanız muhakkak bulaştığı bir dava, doktorsanız ağrıyan bir yerleri, mimarsanız yeni tutacağı dükkanın tasarımı gibi konularda hep aklını kurcalayan ya da size danışacağı bir konu vardır. En temizi öğrenciyim demek aslında -olmasanız da- gerçi o zaman da “ne okuyodun abim sen” ile başlayan bir garip girdap…
“Enseyi natürel bırakıyorum.”
Bu cümle berberlerin trend’i takip ettiklerini gösterir. Çizilmemiş bir ense ve faul’ler (kimi yörede favori) tabii ki doğal bir imajı seven metroseksüel erkeğin şanındandır. Dış görünümüne önem veren erkekler sakalını bıyığını da berbere teslim eder öyle berduş gibi gezmez etrafta.
Usturanın soğukluğunu gırtlakta hissetmek
Bir de sinek kaydı tıraşı seviyorsanız o zaman usturanın soğuk yüzüyle temas edeceksiniz. Düşünebiliyor musunuz, oturtulmuş ve üstünüze deli gömleği gibi bir şey giydirilmiş bir pozisyonda, elinde adeta kahve fincanı tutar gibi serçe parmağı havada olan berber eğilmiş gırtlak bölgenizi tıraş ediyor. Bu sahneyi nasıl analatcaksın kadınlara, nasıl ikna edeceksin onlar kardeş? Böyle bir teslimiyet var mı dünyada?
Başlı başına travma sebepleri: Yakma ve ip kullanma
Yahu yıl olmuş 2014 hâlâ çakmakla kulağa giren berber var. Tamam belki o yanık tüy kokusu, çıkan çıtırtılı yanma sesleri hepimizde bağımlılık yaptı ama milenyumu da geçtik artık, ona göre davranmak lazım. Eline doladığı ve bir ucunu dişiyle tuttuğu iplikle kaşa sakala girişen ve suratında dişiyle ipi tutmanın verdiği sapık bir gülümsemeyle size doğru bir ileri bir geri mezdeke tarzı gerdan kıran bir berber ise bambaşka bir sahne, anlatması çok zor bir deneyim, tarifsiz bir gerilimdir. Ağda var, bant var, lazer var arkadaş ipe ateşe gerek yok artık, lütfen.
Ve beklenen soru gelir: Saçı yıkayalım mı abim?
Bu soruyu “yok ben zaten eve gidiyorum” diye cevaplayan fakirlerden değilseniz -ki biz öyleyiz- bambaşka bir macera başlar. Musluk açılır, suyun ılıklaşması beklenir ve “gel hele” komutuyla koltuktan kaykılan gariban müşterinin kafası lavaboya daldırılır. Hiçbir kadın bunu anlayamaz. O su bazen ılığı geçip kafayı yakacak kadar kaynar, ama o el kafanızı o suyun altında kalmaya iter. Ve beklenen an muz kokulu yarım tonu 3 liraya alınmış şampuan! İster hedenşoldırs ister bilendaks kutusu olsun içinden hep muz aromalı bu şampuan çıkar. Berber başınız ağrıyana kadar sizi şampuanlar (genelde durulayıp ikinci bir tur daha şampuanlar) ve hatta yüzünüzü de şampuan köpüğüyle bir parlatır, yetmez parmakları kulakta turlatır falan. Son durulamanın ardından da o ana kadar ensenizde beklettiği ılınmış havluyla kafanızı sizi boğarcasına sarar ve nefes alamadığınıza emin olunca kafanızdan tutarak sizi lavabodan çıkartıp koltuğa geri yerleştirir. Ölmediyseniz artık son bölüme geçebilirsiniz.
Geldik sona: Ne yapalım saça?
Azıcık aklınız varsa “bir şey yapma abi, kurut yeter” der kaçarsınız. Aman ha aman “sevgilimle buluşacağım”, “mezuniyete gidiyorum”, “kardeşimin nişanına gidiyoum” demeyin, sonra kendinizi 90’ların efsane Blue Jean dergisinin kapağındaki birine dönüşmüş bulursunuz. Kafanızdaki jöle veya daha kötüsü wax yahut köpük bir hafta günde 2 tur yıkansanız çıkmaz. Biz uyaralım.
Son dokunuşlar ve zülüf düşürme
Artık her işlem bitmiş ve siz “öleyim de kurtulayım” moduna girmişsinizdir. Örtü kaldırılır, ufak şarjlı makineyle ense kökleri temizlenir, yüzünüzde kalan son kıllar fırça ya da üfürük yardımıyla vücuttan atılır, enseye yalandan ayna tutulur ve tıraşın başında içe katlanan gömlek yakası tekrar ustaca parmak hamleleriyle eski formuna geri döndürülür. Üzerinizden büyük bir yük kalkmıştır. Son hamle alnınızın çatından (saçın başladığı nokta) berberin orta parmağıyla yaptığı sihirli bir dokunuşla bir Superman zülüfü alna düşürülür. Ve yepyeni bir siz varsınızdır artık!
Olmaz olası iş kazaları 🙁
http://youtu.be/4MtD44hE_os
Kafanızda, ensenizde yani makas alanı tabir ettiğimiz bir bölgede herhangi bir beniniz varsa, 40 yıldır gittiğiniz aynı berbere bile gitseniz onu da bir tıraşlar, sonra da çaktırmadan pamukla tampon yapar. İyi niyetle yorumlamaya çalıştığımız diğer konular ise saçların fazla okşanması, kafa derisine şampuanlarken yapılan tedirgin edici masaj ve berber koltuğunun kolçaklarına koyduğumuz kollarımızın mütemadiyen berberin bel altı bölgelerine temas etmesidir.
Saçlar yeniden uzayana kadar endişe etmeye gerek yok
Az önce öldürülmüş ve yerde cansız yatmakta olan saçlarınızı fırça ve faraşla temizleyen çırak sizin ayağa kalkmanızla fırlayıp ceketiniz getirir, üstünüze başınıza vurup son saçları atmaya çalışır ki böylece cebinizdeki 3-5 lirayı bahşiş olarak kapmayı hedefler. Berber ise “borcum ne kadar” sorusuna sanki son 2 senedir farklı bir cevap verirmişçesine “15-20 lira atsan yeter abim” der. Dükkandan çıkar ve dükkan sahibinin kapının önünde duran 88 model Mercedes’inin camından kendi “yepyeni” yansımanızı süzüp oradan kaçarak uzaklaşırsınız. Bir macera daha böylece sona erer.
Bonus gibi bonus: Kurtar Ya Rab
Avrupa ve Asya’nın hatta Afrika’nın en çılgın ikilisi Ebrulimuharrem’den geliyor şarkımız: Kurtar Ya Rab. Klibinde yurt dışında bir Türk berberine giden Türk olmayan gencin dramı konu alınıyor. Eğer bu güne kadar denk gelmediyseniz böyle bir efsane şarkıyla tanıştığınıza ayrıca sevineceksiniz.