Tarihi hakkında muhtelif rivayetler söz konusu. Burası, Hıristiyan Ortodoksların gözbebeği. Özellikle iki kutsal günde, 23 Nisan ve 24 Eylül’de farklı inançlardan insanlar da buraya akın ediyor. Büyükada’daki Aya Yorgi Kilisesi o tarihlerde âdeta bir dilek cennetine dönüşüyor.
Ne kadar rasyonel olursanız olun, buranın aurası sizi de yoldan çıkarabilir. O yüzden hem kiliseyi gezin hem hayatının aşkını kovalayanların, şifa arayanların arasında bir dilek de siz tutun.
Kapadokyalı Aziz Georgios’tan Aya Yorgi’ye
Büyükada’nın göğe yakın noktalarından birinde, 204 metre yükseklikteki Yüce Tepe’deki Aya Yorgi Kilisesi, nam-ı diğer Agios Georgios Rum Ortodoks Manastırı 1751’de yapıldı.
Adını M.S. 3. yüzyılda Hıristiyan inancından dolayı öldürülen Kapadokyalı Aziz Georgios’tan (Aya Yorgos-Aya Yorgi) alan bu iki katlı, kiremit örtülü küçük yapı “Eski Kilise” diye biliniyor.
Çıngıraklı Manastır’ın rivayeti muhtelifleri
Manastırın geçmişinin bin yılı aştığı da söylentiler arasında. Bir rivayete göre kilise, M.S. 963’te Bizans İmparatoru Nikiforos Fokas zamanında inşa edilmiş. Bizans İmparatoru Manuil Komninos, 1158’deki fermanında Adalar’dan ve buradaki manastırlardan bahsederken fermanda “Kodono” ismi geçmiş.
9.yüzyıl tarihçisi Manuel Gedeon’a göre bu isim, Büyükada’daki Aya Yorgi Kuduna (Çıngırakçı/Çıngıraklı) Manastırı’nı işaret ediyormuş.
İki hac noktasından biri burası
Çan kulesinin arkasındaki kesme taştan bölüm, yeni Aya Yorgi Kilisesi. 1905’te yapılan ve 1909’da kullanıma açılan mekân, Ortodoks kilisesinin otoritesi sayılan başpiskoposluğun, Türkiye’de kabul ettiği manastır olma özelliğini taşıyor.
Aya Yorgi Kilisesi, Efes’teki Meryem Ana’nın Evi ile birlikte Hıristiyanlar tarafından Türkiye’deki iki hac noktasından biri kabul ediliyor. Bu yüzden her sene 23 Nisan ve 24 Eylül’de burası ziyaretçilerin akınına uğruyor.
Çıplak ayakla ve konuşmadan yarı hacı
Ortodoks mezhebinde 23 Nisan, Yorgo’ların “isim günü” olarak kabul ediliyor. 24 Eylül ise Hz. İsa’nın havarisi Paulus’un yaydığı yeni dine kendini adayan ve defalarca öldürülmeye çalışılsa da mucize sonucu kurtulan Aya Thekla’nın anıldığı tarih.
Bu tarihlerde Aya Yorgi’ye giden yolu çıplak ayakla ve hiç konuşmadan takip edenlerin yarı hacı olduğuna inanılıyor.
“Yolun sonunda çıngırak sesi duyacaksın evlat”
Şimdi Azap Yokuşu denilen yokuşun başında ayakkabılarınızı çıkarın, ayaklarınızı özgür bırakın ve artık konuşmayın. Çünkü dilekleriniz ancak bu şekilde gerçek olacak. Efsaneye göre Aya Yorgi, bir çobanın rüyasına girmiş ve kiliseye uzanan yolu tırmanmasını, minik çan, çıngırak sesleri duyduğu yerde durup kazmasını söylemiş.
Başta rüyayı önemsemeyen çoban, üç gece üst üste aynı rüyayı görünce azize kulak vermiş. Muhtemelen yoksulluktan çıplak ayakla yürümeye başlamış ve yine muhtemelen yalnız olduğu için konuşmadan kilise yolunu tırmanmış.
Meşhur Aya Yorgi ikonası istirahatından kalktı
Çoban kiliseye yaklaştığı anda, azizin rüyasında bahsettiği çan seslerini duyunca o noktada durmuş ve toprağı kazmış. Kazdıkça her biri gömüldüğü günkü kadar yeni görünen bir takım kutsal objeler bulmuş.
Rivayete göre; Bizans döneminde işgal edilen Prinpiko Adası’nın (Büyükada) papazları ikona ve kutsal cisimleri kurtarmak için toprağa gömmüşler. İşte kilisenin en çok göze çarpan motifi, denizden çıkan canavarı mızrağı ile yere seren Aya Yorgi ikonası böyle bulunmuş.
Önce kilise mi yapıldı, ikona mı bulundu?
Büyükada’daki İmparatoriçe İrini’nin Kadınlar Manastırı tarafından hediye edildiği söylenen bu ikonayla ilgili aynı hikâyenin bir başka versiyonu da mevcut.
Buna göre keşişler, 14. yüzyılda korsan saldırılarından korunmak için Aya Yorgi ikonasını adak olarak sunulmuş hediyelerle toprağa gömmüşler. Aradan üç asır geçince azizin rüyasına girdiği çoban, bunları azizin talimatlarıyla bulmuş ve oraya bu manastır inşa edilmiş.
Manzaranın şerefine!
Kiliseye yürüyerek veya bisikletle tırmanabilirsiniz. Ne şekilde olursa olsun, yokuşun sonunda Yücetepe Kır Gazinosu’nda soluklanın. Büyükada’daki harika manzaranın keyfini süreceğiniz bu mekân, 1978’de İsmail Kulak tarafından kurulan bir aile işletmesi.
Vaktiniz varsa enfes yemeklerin tadına bakın. Manzaraya kadeh kaldırın. Haa unutmadan, yakın zamana dek burada kilise rahiplerinin yaptığı şaraplar satılırdı. Damağınızı tatlandırmak istiyorsanız bir sorun, soruşturun.
Elveda rasyonalite, hoş geldin batıl itikatlar
Kiliseyi sadece sıradan bir günde gezmeye değil de, kutsal kabul edilen o iki tarihte buraya geldiyseniz siz dileklerinizin peşindesiniz demektir.
Sakince rasyonaliteyi kolay bulacağınız bir yere bırakın. Gizli öğretiler, batıl itikatlar yeni kılavuzunuz olsun. Dilekleri kabul ettirmenin muhtelif yollarından birini seçin. Bir de kalabalığa dikkat edin.
Aman dikkat, ip kopmasın
Burada hayallere ulaşmanın birçok yolu var. İlki, efsanedeki gibi yalın ayak, konuşmadan yürümek. Hele bir de çalılara ip bağlayıp yolu bir makara ipi aça aça alırsanız kısmetiniz açılır. İpi kiliseye kadar koparmadan çıkabilirseniz de dileğiniz gerçek olur.
Kırmızı ip aşk, beyaz ip sağlık
Kullanılan iplerin renklerine göre birer anlamı olduğunu unutmayın. Mesela, kırmızı ip aşk içinken, beyaz ip sağlık ve huzur arayanlara. Ama ufak bir not: Kalabalıklar yüzünden bu iş epey zor ve o masum ipler bir araya geldiğinde ister istemez manastırın çevresini kirletiyor.
O çan veya anahtar ödünç
Burada umutlar da ritüeller de bitmez. Kilisenin yakınındaki tezgâhlardan alacağınız çeşitli dilekler için yapılmış minik ikonlar da bir başka seçenek. Bu dilek alışverişini ticari bulduysanız, üzülmeyin. Kiliseye gidin, dileğinizi dileyin.
Orada gönlünüzden ne koparsa bağışlayıp bir çan veya anahtar alın. Ama dileğiniz gerçekleştiğinde geri gelip aldığınızı kiliseye bırakmanız gerekiyor, unutmayın!
Bir kutu şeker mi, bir teneke yağ mı?
Burada mum yakıp dileğinizi yazıp dilek kutusuna da atabilirsiniz. Hayaliniz gerçekleştiğinde şeker dağıtmanız veya yağ bağışlamanız da mümkün. Eskiden elektrik olmadığı zamanlarda, kiliseye kandiller için yağ bağışlanması gelenekmiş.
Bu gelenek şimdilerde kiliseye ayçiçeği veya zeytinyağı bağışlanmasına dönüşmüş. Artık kiliseye bağışlanan yağlar ihtiyaç sahiplerine veriliyor.
Bu renkleri unutmayın!
Yine o iki kutsal günde vapur iskelesinden itibaren yollarda pek çok mum satıcısına rastlayacaksınız. Özellikle renkli adak mumları son yıllarda epey popüler. Mumlarda her rengin anlamı ise farklı.
Turuncu mum okulda başarılı olmanızı sağlıyor, kırmızı mum sayesinde aradığınız aşkı buluyorsunuz, mavi mum yakarsanız da kariyer basamaklarını üçer-beşer tırmanıyorsunuz. Hastalıklara şifa arayanlar beyaz, bebek sahibi olmak isteyenler ise mor renkli mumları seçiyor.