Son yılların en üretken adamlarından biri Onur Ünlü. Yapımcı, senarist, yönetmen, oyuncu, müzisyen… Bir de şair Onur Ünlü var, Onur Ünlü olarak yazılan ama Ah Muhsin Ünlü olarak okunan, kalbimize dokunan satırların mizahla harmanlandığı şiirlerin yaratıcısı olan…
Ah Muhsin Ünlü’nün yayınlanmış tek bir şiir kitabı var; Gidiyorum Bu. Her ne kadar Afili Filintilar’da Ünlü’nün yeni şiir karalamalarıyla ara sıra, tamamen tesadüfen karşılaşsak da baş ucumuzdan ayıramadığımız bu tek şiir kitabının girişinde Ah Muhsin Ünlü’nün kısa şiir macerası şöyle özetleniyor: “22 Haziran 1993 günü akşamı, saat altıya çeyrek kala başladığı şiir çalışmalarına, 4 Eylül 1998 sabahı on biri yirmi geçe son verdi.Kendisi tekrar şiire başlamak için uygun koşulların oluşmasını ummak istiyor.”
Peki neden “Ah” “Muhsin” Ünlü? Bunun cevabı ise Murat Menteş’in Ah Muhsin Ünlü ile 2003 yılında yaptığı röportajda gizli. Hemen alıntılayalım:
Murat Menteş: Ah Muhsin Ünlü gerçek adınız bu olamaz, değil mi?
Ah Muhsin Ünlü: Muhsin benim oyuncak kedimin adı. Ona da bizim pastacı Muhsin ağabeyden geçmişti. Şiir yazmaya başladıktan sonra bir isim ihtiyacı hâsıl oldu.
Murat Menteş: Neden?
Ah Muhsin Ünlü: Bilemiyorum, oldu işte. [sıkıntılı bir sessizlik ve Ah Muhsin Ünlü kafasını bir meteoru yoklar gibi evirip çeviriyor.]
Murat Menteş: Rahat olun lütfen.
Ah Muhsin Ünlü: Mantıklı bir gerekçe arıyorum ama yok, bulamıyorum.
Murat Menteş: Adınızın başında “ah” var, bir kısaltma mı bu?
Ah Muhsin Ünlü: Yo, işin o kısmı hiç karışık değil. Göründüğü gibi, “ah” o. “ah”tan ibaret. Bir nida kırıntısı.
Ah Muhsin Ünlü‘ye kısa bir giriş yaptıktan sonra onu biz bugün okumalara doyamadığımız şiirleriyle analım istedik. Belki yeniden bir gün onun tadı damaklarımızda kalan şiirleriyle yeniden kavuşur, demli çayımızı içerken doya doya okuruz.
Hatırlat da Haziran’ın Sonlarında Çocukluğumu Yakalım
Sen beni öpersen belki de ben Fransız olurum
Şehre inerim bir sinema yağmura çalar
Otomobil icad olunur, Zarifoğlu ölür
Dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür.
-Senegalliler dahil değil
Sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır
Çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi
O vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin
Hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin
-Yoksa seni rahatsız mı ettim?
Sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
Ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
Elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
Elbette gayet rasyoneldir attan atlamak
-Freud diye bir şey yoktur.
Sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
Belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
Bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
Yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.
-Haydi iç de çay koyayım.
Ayakkabılarını Kapımın Önünde Görmeyi İstiyorum
ayakkabılarını kapımın önünde görmeyi istiyorum!
çünkü bu,
seni seviyorumun içine nal salmak demektir
ve hareketinin bana durduğunu akla uydurur.
oysa seni sevmem toplumu meşru kılar
ve gitmen beni dile indirger sevgilim
Kadınımın Hayatı
Kediler raflara düşüyor baba
Kabr üşüyor, damar paslı, koma lütufkâr
Ki tedbir dahi kemik ve mutlaka kar
Yağıyor, kitleniyor bana bir terzi.
Seviyorum çölde çana gerek yok, mersi.
Zift çözülmüş baba derim sıyrılıyor bu taşra
Çok aşık bir polis geçse, vakit daralsa
Ağlamayın kediler
Zina
Sîna
Si.
Yeni Başlayanlar İçin Hallac-ı Mansur
öğrenciydi.
bir kıza aşıktı
ve aynı zamanda başka bir senaryo üzerinde çalışıyordu.
Kavim
Kavmin yanlış tufanlardan geçip duruyor, gözlerime baka baka aşk diyorsun..
Ertan’a
i.
geceye koyuldum.
yıldızları dürüp kaldırmışsın
çözdüm indirdim.
aya gayri ihtiyari baktım, yıkanmış ağlıyordun
mintanımı değiştirdim. gürze gül çaldım
şems derlerdi inanmazdım
sen kın dedin, inandım.
ii.
yol sürüyor.
geceyi felç eden sessizliği yaka cebimden söküyor
ve ayaklarıma ilave ediyorum.
sanki akdeniz benim oğlum değil.
künye kayıp.
fünye çekili.
gönyeyi kaptırdığım çingeneyse
çoktan buhara’yı yakmış olmalı.
ki bu, lüzumundan fazla para harcıyor demektir.
iii.
işi bıraktım.
artık aynaya da bakmıyorum
çünkü
ilân etmek;
seccadeyi aynı anda kendi gırtlağına da uygulamaktır.
iv.
seni seviyorum
İstiyorum Sevgilim
Artık seni bir çiçeğin yerine kopartmak
İstiyorum sevgilim.
İşte sahneden indim ve öpüyorum ağzından.
Seni Seviyorum Ağlıyor Musun?
sevmenin her türlüsünü bulduk buluşturduk. bir araya getirdik. kendimize kattık. sana arabi’nin aşk teorisi’ni ağlatmıştım bir gün. ikincisini daha bir senmiştin. durup durup anlamalarımı da kendine mal ediyordun. mülkiyet hoş birdi. beni mülkmüştün. gene mülksene.
Kuşlar Ölürlerse Yere Düşerler
kuşlar ölürlerse yere düşerler
düşerler ve onları hep zehra toplar
bir tayın üzerinden çok zaman geçer
vakit çalar ay yarılır zenciler biter
beni zehra bilinciyle bir tiren yoklar
babam girer laborant kendini toplar
zehra babamı toplamaz balonlar zehra
kardeşleri kedilerden mordur oteller
bekler kuşlar, ölürlerse yere düşerler
yere düşerler ve onları hep zehra toplar
bronş patlar kardeşim bir, dağılır lise
annem yokken bizim evi zenciler sağlar
elimden bir elmadır düşer yerlere
yerlere bir elmadır elimden düşer
kuşlar hep ölürlerse elmalar düşer
elma yerde onları hep zehra toplar
elma yerde onları hep zehra toplar
elma yerde onları hep zehra toplar
Ah!
ah! ben bundan sonra bir karı sevmek
başkasını sevmek*
-burçak’a evet
işte sen gülüyorsun
ve beni daha geniş bir salona almış oluyorlar
gözlerim dönüyor sevdadan, merkezden değil
tam beş milyon park oluyorum , mavzerler caba
defterime tartışmasız bir kuzu çiziyorum da!
şehri ispatlamaktan geliyorum heykeller hala bitmiş
bak ben sana ay aldım al ay aldım bak ben sana
hem fischer de sebt günü çekilmişti galiba
bir defterime kuzu tartışmasız çiziyorum da!
sana bir gülü olmamanın biyolojisinden soruyorum de ki :
‘sanmıyorum bu, bir beygirin metale meylettiğini bildirsin’
kalemi kurdelayla dersem babam annemi dövmesin
defterime çiziyorum bir kuzu tartışmasız da!
rimbaud okumuşuz gibi soluyor şurdaki tank bak
hiç sevişmediğimiz için doğruluyor matbaa
haydi gel şapkamızı türkiye’ye gömelim
defterime bir çiziyorum tartışmasız kuzu da!
Vincit Omnia Veritas!
vincit omnia veritas!
belki inanmayacaksın ama ben bu şiiri ellerimle yazıyorum sevgilim
çünkü benim gömdüğüm kızlar ara sıra boğulur
ve laik aşk çarpık toplumlaştırır, doğurma ne olur
sirk deseler tek hırkam var, çatışmada bıraktım
şimdi gidip beckett okuyacağım, beni de seyret tanrım!
öfkemi devletle bir toprağa gömüyorum
aklımsa çamura saplandı saplanacak
şems çeker çıkarır kitabı havuzdan; kuru
ertan, alsana şu tüfeği duvardan benim ellerim ıslak
Al Sevgilim Anne Ol Bununla
“hâlâ porsuk kenarında türer dumanım
al sevgilim anne ol bununla
kapılar gıcırdıyor öfkesi geriliyor kınımın
das kapital kadar incesin
görüyorum ellerini
vadide kurtlar annem ölüyör
mavi gökyüzü dürüyör
hala porsuk’ta
kaçıncı bu
dumansızdır tütünüm
yazdığım senaryolar anlatsın seni.”
Ah Aşk
“yol sürüyor.
geceyi felç eden sessizliği yaka cebimden söküyor
ve ayaklarıma ilave ediyorum
sanki akdeniz benim oğlum değil.
künye kayıp.
fünye çekili.
gönyeyi kaptırdığım çingeneyse
çoktan buhara’yı yakmış olmalı.
ki bu, lüzumundan fazla para harcıyoruz demektir.”
“işte sen gülüyorsun
ve beni daha geniş bir salona almış oluyorlar”
Kablo
Bir kaplanın işlek kısımlarını çok yüksek seviyede
tahlil de eder.
Oksijen körükten ayrı tutulur padişah
Yüzüğündeki zehri hatırlar
Anne çöker iş gücü
Tartışmasız mescid kor.Ah aşk!
Bir topluluğun fotograf çekildikten sonra
Dağıldığı
An.
Opus Magn Mu Provaları – l
Bu sabah saat yedi buçukta uyandım.
Kahvaltımı ettim.
İse gittim.
Çalıştım.
Öğle tatilinde öğle yemeğimi yedim.
Çalıştım.
Saat on yedide günlük çalışma süremi tamamladım.
Eve geldim.
Kitap okudum.
Şiir kurdum.
Geldi uykum.
Biraz sonra uyuyacağım.
-m’ler yarım kafiye.
Karıcığım Bana Eroin Koya
Rabbim şimdi bir polisi tutuklar gibi
Değişik bir hayvan tıkanıyor föğüslerimde
Menşei cam çocukların haysiyetiyle
Pasiflora anlamında tiren koşayım.
Koşayım filmlerin ismi bu olsun
Şehre laciverd bir ceket gibi yakışsın yağmur
Rabbim gör Rabbim duy Rabbim bağışla
Rabbim kızın annesi bankada memur.
Sol yanlarım cumartesi küle çalışsın
Mason teşkilatlara çarpsın bisiklet
Titreyeyim muştalara sapayım kopkor
Rabbim kız okula geliyor, Yaşasın Cumhuriyet!
İşte yeniden gür bir kapsül sürçsün eşikte
Al sakallı bir kelebek başlasın bitsin
Bu kestiğim son kardeşim surları sökün
Hayır Judas düğünüme gelmeyeceksin!
Semerkandı denetleyen bir dedektif mor
Yar göğsüne salmadığım şu pürüz sicim
Sakis dahi peşindedir bir Kur’an’ım vor
Eh onu da siyah kotumla giyeyim Rabbim!
Rabbim o tarz bir tiyatro gelsin bu şehre
Haddinden fazla mermi kuvözden seksin
Rabbim Rabbim ben de sordum sarı çiçeğe
Ah beni de şu direğe bağlayın gitsin!
İşte şimdi kör bir masat yorumluyorum
Ham meçlere seyrediyor göz bebeklerim
Öğrettiğin tirenlerle baştan çıkayım
Lübabeyim Lübabesin Lübabe Rabbim!
Müzisyen “Ünlü” Bonusu: Leyla The Band – Yokluğunda
Onur Ünlü kimdir ve neden özeldir sorusunun cevabı için ise sizi şu listemize alabiliriz.