Zülfü Livaneli, sanat dünyamızın en üretken isimlerinden bir tanesi. Müzisyen kimliğinin yanı sıra yazar kimliğiyle de önemli işlere imza atan Livaneli’nin son romanı Huzursuzluk’tan sizler için 8 kısa parça seçtik. Bu parçaların her biri, özellikle anlatılan hikâyenin nakışlandığı yerleri tarif ediyor, anlatmaya ve anlamaya çalışıyor. Okurunu da aynı çağrıya kulak vermeye davet ediyor. Her zamanki sakinliği ve dinginliğiyle…
1. “Beni alıp tekrar karnına soksan bile koruyamazsın artık anne!”
2. “Peygamberin yüzünü bir saniye görsem ve o anda ölsem diyerek şaşırtırdı bizi. Zaten kafası hep ölüm düşünceleriyle doluydu…”
“…Kırmızı rüzgârın, mahşer gününün bir işareti olarak estiğini, bu fani dünyanın nimetlerine dalıp gitmememiz için bir uyarı olarak gönderildiğini söyler dururdu.”
3. “Cenazeye saygısızlık etmemek için tokalaşmadık, birbirimize sarılmadık, saygılı bir tavırla yan yana dururken sadece ellerimiz birbirine değdi, sonra Mehmet sırtıma hafifçe bir kez vurdu.”
4. “Bu dünyada olup biten her şeyi anladığını mı sanıyorsun? Senin kalbin meleklere kapalı. Git burdan zavallı insanoğlu!”
5. “Nesini söyleyeyim, nesini anlatayım, nereden başlayayım, nerede bitireyim bilmem; böyle dile söze gelmez şeyleri insan kulağıyla değil, yüreğiyle duyabilir ancak…”
“…Bizim acımızın üstüne acı yoktur, bizim figanımızın üstüne figan yoktur.”