Eğer içten içe kanı soğuk bir canavar değilseniz sizin de hayvan fotoğrafları gördüğünüzde içiniz eriyordur. Tatlı hayvan fotoğraflarına her baktığımızda bir sıcaklık ve mıncıklama hissiyle içten çekilen “Yaaaağ” nidaları atıyoruz. Peki ya bu sevimli hayvanlara bakmanın sadece keyfimizi yerine getirmediğini, ayrıca beynimizi ve yaratıcılığımızı da etkilediğini söylesek?
Sevimli hayvanlara baktığımızda aklımızda ilk canlanan şey kendi türümüzün de küçük hali ve bu bizde onu yetiştirmek, sahip çıkmak gibi duygular uyandırıyor.
Bu tatmin edici hissiyat dopamin salgısının artmasını tetikliyor. Bu iyi hissetme hali lezzetli bir yemekten keyif almak veya seks sırasındaki tatmin hisleriyle benzerlik gösteriyor.
Araştırmalar bu sevimli fotoğrafların sadece hayvanlar olması gerekmediğini, bu yüzden çizgi film gibi insanlara tatlı gelen karakterlerin de aynı etkiyi yarattığını ortaya koydu.
Dünyaca ünlü Pokemon serisindeki Pikachu da buna en güzel örneklerden biri.
Ya da internet dünyasının ünlü kedilerinden biri Pusheen; zira bir daire çizip üstüne iki kulak, göz ve kedi bıyığı çizdiğimizde bile sevimli geldiğini inkar edebilir miyiz?
Bir başka deyişle, kendimizi iyi hissetmek için sevimli hayvan fotoğraflarına bakan ezikleriz. Ama bunun faydasını yaratıcılığımızı arttırdığında görüyoruz.
2012 yılında Hiroshima University’de yapılan bir testle yavru hayvan fotoğrafları, yetişkin hayvan fotoğrafları ve yemek fotoğrafları arasında bir kıyaslama yapıldı.
Strateji oyunları oynarken çeşitli görseller gösterilen yarışmacılardan en çok ilerleme kaydedenler yavru hayvan fotoğraflarına bakanlar oldu.
Bize yavru minnoşları gösterseler muhtemelen hemen birini sevebilmek için mekanı terk etme hissi uyanırdı. ?
Ve genel olarak kadınların bu tarz görsellerden hoşlandığıyla ilgili bir kanı olsa da erkekler de en az kadınlar kadar keyif alıyor.
Hem mutlu eden hem de üretkenliği arttıran bu minnoşlara baktıktan sonra siz şimdi kendinizi nasıl hissediyorsunuz? ❤️️
Kaynak: 1