Korku ve gerilim romanları okuyucu için gerçekten de ayrı bir tutku. Nasıl ki biyografi eserlerinden ilham alıyor, farklı romanların da içine girip orada kalmak istiyoruz; gerilim dolu kitaplarda da biraz heyecanlanmak, şüpheliyi takip etmek, bir okur olarak olaya kendimizi de dahil etmek amacı güderiz. Bu bize kanlı canlı bir olaymış gibi gelir ve hatta kitap okumanın kıymetine de bu tür kitaplarla ulaşmış olabiliriz. Bugünkü listemizde de yeni çıkan ve çok satan korku gerilim kitaplarını ele aldık. Haydi iyi okumalar!
1. Kafes – (Josh Malerman)
Ödüller kazanan ve çeşitli yarışmalarda da finale kalan Kafes, tüm dünyada okuru en çok etkileyen gerilim kitaplarının başında geliyor. 43 bölümden meydana gelen kitap, iki kısma sahip. İlk kısımda Malorie ve çocuklarının nehirdeki yolculuğu anlatılırken, ikinci kısımda Malorie’nin gebelik ile doğum arasında geçen zamanı aktarılıyor. Roman aslında bir kıyamet sonrasının hikâyesi. Başkişi Malorie, bu kıyametten sonraki zamanda yaşamayı başarsa da, herkesten uzakta ve terk edilmiş bir evde geçirdiği yıllarının ardından daha güvenli bir yer bulmak istiyor. Kafes, Malorie’nin bu arayışı esnasında başına gelenlerin anlatıldığı ve türünün en sağlam örneklerinden birini teşkil eden bir kitap.
2. Rosemary’nin Bebeği (Ira Levin)
Popüler kültürde her ne kadar film uyarlaması romanın yerini alsa da yazıldığı dönemde ve sonrası Rosemary’nin Bebeği yazar Ira Levin’in büyük bir başarı yakalamasını sağladı. Truman Capote’nin modern şeytanlığın gizem dolu dahice öyküsü dediği Rosemary’nin Bebeği’nin film uyarlaması olay örgüsü ve diyaloglarıyla romana o kadar yakın ki filmi izlerken adeta kitabı okuduğunuzu düşünmenize sebep oluyor. Bir kabustan sonra hamile kalan genç bir kadının hikayesini anlatan Rosemary’nin Bebeği, Rosemary’nin etrafındaki herkesle ilgili şüpheleri arttıkça yaşadığı izole hayatın daha da artmasına yol açar. Bir şekilde yaşam mücadelesi veren bir çiftin duygusal ve ekonomik belirsizliğinden, bir annenin çocuğu için duyduğu basit korkuya kadar yaşanılan deşhetle bağlantılı pek çok konu, ustalıkla birbirine bağlanırken siz de kitaba her sayfada daha da bağlanacaksınız.
3. Hayvan Mezarlığı – Gecenin Pençesi (Stephen King)
Gerilim ve korku kitaplarının miri diyebileceğimiz Stephen King’in çok satanlar listesindeki önemli bir kitabı. Filme de uyarlanan ve oldukça ilgi gören eserde; Dr. Louis ile ailesinin hayvan mezarlığının biraz ilerisinde yer alan Kızılderili mezarlığı ile olan gerilim dolu hikâyesi anlatılıyor. Ölüp ölüp dirilme, çocuklarını kaybediş, ebeveynlerin geri dönülmez hataları gibi kritik konulardan faydalanan eser gerilim sever okuyucular için şahane bir kurguya sahip.
4. Vaka (Harun Özkan)
Kitap kendini ‘’Bir paramediğin hikâyesi’’ olarak tanıtıyor. Genellikle kritik durumdaki hasta ya da yaralıya ilk anda müdahalede bulunan sağlık görevlisi olarak bilinirler. Yazarı da bir paramedik olan kitapta bu nedenle otobiyografik yönelimler görmek de mümkün. Kitabın başkişisi Kemal’in paramedik olma öyküsünü, bu tercihe giden yolu ve buna paralel olarak sağlık alanındaki kimi önemli ayrıntıları -112 Acil gibi- anlatan yerli ve sıra dışı bir çalışma desek yeridir. Yazarın bir devam niteliğinde yazdığı ‘’Vaka 2’’ kitabı da vardır.
5. Yapraklar Evi (Mark Z. Danielewski)
Basitçe söylemek gerekirse Yapraklar Evi şimdiye kadar yazılmış en korkutucu kitaplardan birisidir. İçi dışından büyük olan bir evin kabus dolu hikayesini anlatan Danielewski, yazım stili, tekniği ve hikaye kurgusu ile son derece başarılı postmodern bir romana imza atıyor. Pürüzsüz, kül grisi duvarlardan oluşan bir labirente açılan gizemli bir kapı belirdiğinde, evin sahibi, Pulitzer ödüllü bir foto muhabiri olan Will Navidson araştırmak için içeri girer. Bu keşifleri konu alan filmi Navidson Record, görüntüler hakkında uzun ve akademik bir hassasiyetle yazan Zampanò adlı kör bir adamın yoğun odak noktası haline geliyor. Zampanò dairesinde ölü bulunduğunda, sorunlu dövme sanatçısı Johnny Truant onun notlarını keşfeder ve takıntıyı devralır. Truant hikâyeye giderek daha fazla takıntılı bir hale geldikçe, okuyucu da bu takıntıya kapılır. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
6. Oportünist (Ufuk Bulut)
Tanıtımı ve açıklamalarında ”+18” ibaresinin bulunduğu, had safhada gerilim içeren Oportünist; birinci ağızdan bizimle konuşan bir anlatıcıyla bizi bekliyor. Aslında tanıtım bültenindeki konuşmalar kitabın da nasıl bir gerilime ve çatışmaya sahip olduğunu çok açık bir biçimde gösteriyor: ‘’Şimdiyse herhangi bir asalağın yıllarca içinde beslediği nefretin hedefi olmaktan ürküyordum. İnsanlar neden kendileriyle ilgili gerçekleri duyunca hemen saldırıya geçiyordu ki? Yaşadığım şehirde bunu iliklerime kadar duyumsuyordum. Beni gerçekten korkutan şey, bu problemin insanın var olduğu her yerde karşıma çıkmasıydı. Kaçış yoktu. Zaten kaçmak veya alışmak çözüm değildi.’’
7. Paket (Sebastian Fitzek)
Okurken gerçek anlamda gerilebileceğiniz bir kitap. Yazar Fitzek de Alman dili ve edebiyatı camiasında gerilim kitaplarıyla bilinen ve tanınan önemli bir isim. Eser genç psikiyatr Emme Stein’in, bir seri katilin üçüncü kurbanı olma hikâyesini anlatıyor. ‘’Berber’’ lakaplı ve öldürmeden önce kurbanlarının saçlarını kazıyan bir katilin, kendisinin peşine düşeceğinden korkan Stein evden çıkmama kararı alır. Kendisini yalnızca evinde güvende hisseden Emma, bir gün postacı tarafından komşusunun paketinin alınması ricasıyla karşı karşıya kalır. Hiç tanımadığı komşusu adına emanet aldığı paket, gerilimin de fitilini ateşleyecektir.
8. Genetik Komplo (Leslie Alan Horvitz)
Yeni çıkan bir diğer gerilim korku kitabı olan Genetik Komplo; DNA üzerine bilmediğimiz her şeyin bizi öldürebileceği üzerine kurgulanan bir kitap. Bilgisayar dünyasındaki hackerlar gibi, insan DNA’sı ile oynayan ve onu tasarımlarının kurbanı eden ‘’Biohacker’’lar etrafı sarmıştır. Bunlardan biri olan, genç ve küstah bir yapıya sahip Seth Stringer eski hocalarından birinin Londra’ya gelip uluslararası bir eczacılık şirketiyle çalışacağını duyar. Stringer’ın bu eski hocası ‘’Chimera’’ şirketiyle çalışacaktır, ancak şirketin esas amacı ilaç üretmek değil; yüksek mevkilerdeki insanlar için ölümcül ürünler imal etmektir. Hikâye de burada kaynama noktasına ulaşıyor.
9. Dracula (Bram Stoker)
İngiliz yazar ve akademisyen Sir Malcolm Stanley Bradbury’nin, “şimdiye kadar yazılmış en güçlü korku hikayelerinden biri” diye tanımladığı Dracula, popüler kültürde gördüğümüz çekici vampirlerin aksine çok daha karanlık, şeytani ve çarpık bir hikayeyi anlatıyor. 1897 yılında yayınlanan eser, vampir fantezisinin yapı taşlarını ortaya koyarken bizleri Transilvanyalı Kont Dracula ile tanıştırır. Avukat Jonathan Harker’ın bir iş seyahati için Kont Dracula’nın kalesinde kalmasıyla başlayan roman, Harker’ın Dracula’nın vampir olmasını öğrenmesi ve kaleden kaçmasıyla Dracula İngiltere’ye taşınmaya karar verir. Drakula’nın İngilter’ye taşınması yeni kan bulmaya çalışırken ölümsüz lanetinin yol boyunca yayılmasına neden olur. Dracula, İngiltere’de küçük bir grup olan ve Abraham Van Helsing tarafından yönetilen “vampir karşıtı” bir grup tarafından avlanmaya başlanır.
10. Mathilda (Mary Shelley)
Frankenstein adlı kült eserin yazarı ve bir feminist olan Shelley’in öldükten sonra karalama olarak bıraktığı tüm çalışmaları arasında tamamlanmış yegâne eseridir. Bir novella olarak değerlendirilen Mathilda eseri, yoğun gotik unsurlar ve otobiyografik yönelimler barındırır. Eser; yazarın baba, anne ve kocası ile olan ilişkilerini anlamak açısından bir nevi belge niteliği de taşıyor.
11. Tepedeki Ev (Shirley Jackson)
Çok satanlar listesinin başlarını çeken Tepedeki Ev, aynı zamanda bir gerilim korku klasiği olarak da bilinir. Shirley Jackson; Stephen King, Neil Gaiman gibi yazarları etkilemesi bakımından oldukça büyük bir yazar. Tepedeki Ev; yoğun bir psikolojik süreçten meydana gelen ve insan zihninin görünürdeki yüzeyinin arkasına geçmeyi başaran bir eser. Dr. John Montague adlı karakterin bazı araştırmalarını test etmek adına kiralayıp konakladığı ‘’tepedeki ev’’ perili olarak bilinir ve pek çok kiracısı da birkaç gün kalıp kaçmıştır. Doktor içinse bu bir korku sebebi değil, aksine fırsattır. Bu perili evdeki psişik halleri irdeleyip yazarak akademik bir şöhret kazanacağını düşünür.
12. Tüm Kapıları Kilitle (Riley Sager)
Her biri gerilim, gizem ve korku arasında dengelenmiş dört sürükleyici roman yazan Riley Sager’in Tüm Kapıları Kilitle romanı korku kategorisine en çok giren kitabıdır. Jules Larsen’in Manhattan’ın en özel ve gizemli binalarından biri olan Bartholomew’deki bir dairenin üç ay boyunca bakıcısı olacağı yeni işinin üç kuralı vardır: ziyaretçi yok, dairenin dışında geçirilen hiçbir gece yok ve diğer sakinleri rahatsız etmek yok. Zaman içinde başka bir daireye bakıcılık yapan Ingrid ile tanışır ve Ingrid, Jules’e Bartholomew’in göründüğü gibi olmadığınından ve karanlık geçmişinden bahsedetse de Jules bu hikayeye inanmaz. Ta ki ertesi gün Ingrid ortadan kayboluncaya kadar. Ve öylece Jules Larsen, Bartholomew’in karanlık tarihini ve Ingrid’in kayboluşunu araştırmaya başlar.
13. Roanoke Kızları (Amy Engel)
15 yaşlarındaki bir küçük kızın, Lane Roanoke’nin başından geçen gerilim ve sır dolu hikâyelerin kitabı. İntihar eden annesinin ardından büyükanne, dede ve kafasının dikine giden bir kuzenle kalmaya başlayan Lane, annesinin bu gizemli ailesi hakkında öğrendiklerinden sonra evi terk eder. Yıllar sonra dedesinin arayıp kuzeninin kaybolduğunu söylemesi üzerine, kuzenini geride bırakıp kaçtığı için vicdanının da etkisiyle eve geri döner. Kaçıp gitmesine neden olan sırla tekrar yüzleşmek zorunda kalır.
14. Yörünge (Tess Gerritsen)
Bilim, uzay ve çeşitli teknolojik materyallerle örülmüş bir gerilim korku kitabı. Azimli ve çalışkan Dr. Emma Watson’un şu anda ilgilendiği tek şey üzerinde çalıştığı deneydir. Buna göre yerçekimsiz ortamın birbirinden farklı canlı türlerine ne gibi etkileri olduğunu araştırmaya koyulacaktır. Bu deney ve gözlem için yapacağı uzay yolculuğu da gelip çatmıştır. Son derece sevdiği bir çalışmanın peşinden giderken ortaya çıkan aksiliklerse bir biyolojik savaşa dönüşerek dünya için tehlikeli bir hal alır.
15. Cthulhu’nun Çağrısı (Howard Phillips Lovecraft)
Kitabın tanıtımından çarpıcı bir alıntı yapayım önce: ‘’Lovecraft’ın neden korku edebiyatının ustası olarak anılması gerektiğini gösteren; yabancılığın, dehşetin, tekinsizliğin anlatıldığı toplam yedi öykü var bu kitapta.’’ Tüm hikâyelerin ortak bir teması var: korku ögesi. Usta yazar korkunun, Antik zamanlara ait ve bizim pek de sırrına eremediğimiz varlıklar olduğunu anlatıyor. Son olarak; bunun içerisinde bir mumya da var, ruhlar da, vampirler ve başka başka varlıklar da. Bu gibi gerilim kitaplarının gerçekçi ve inandırıcı olması için gereken üslup profesyonelliği, Lovecraft’ın en ayırt edici özelliklerinden biridir.
16. Siyah Buz (Becca Fitzpatrick)
Yazarın ‘’Fısıltı’’ olarak bilinen serisinin yanı sıra çok bilinen bir diğer eseri Siyah Buz; eski sevgilisini etkilemek adına maceralara atılan Britt’in öyküsü. Britt, yanındaki Korbie denen kişi ile beraber bir dağda mahsur kalır ve yaşayabilmeleri adına karşılaştıkları evin içindeki iki adamla mücadele etmeleri gerekir. Ortak noktası ‘’dişi’’ olan cesetlere bir katil ve üç şüpheliyi de katarsak eserin gerçekten sağlam bir gerilim kitabı olduğunu söyleyebiliriz.
17. Medyum (Stephen King)
Medyum, orijinal adıyla The Shining, hem Stephen King’in romanı ile hem de Stanley Kubrick’in mükemmel adaptasyon filmiyle popüler kültürün yapı taşlarından biri haline geldi. Her iki durumda da, asla bir otel görevlisi olmanızı istemeyeceğiniz bir hikaye anlatıyor Medyum. Jack Torrance’ın Overlook Oteli’ndeki yeni işi, yeni bir başlangıç için mükemmel bir fırsattır. Atmosferik eski otelde sezon dışı bekçi olarak, hem ailesiyle yeniden bağlantı kurmak hem de yazıları üzerinde çalışmak için bolca zamanı olacaktır. Tüm misafirler gidene ve kapılar arkalarından bahara kadar kapanana kadar iş yeterince kolay görünüyor. Ancak sert kış havası başlarken, pastoral konum her zamankinden daha uzak ve daha uğursuz bir şekilde kendisini hissettirir. İşte o zaman otelin hayaletleri, yaşayanlara korku salmak için ortaya çıkar ve Overlook’un etrafında toplanan garip ve korkunç güçleri fark eden tek kişi, benzersiz şekilde yetenekli beş yaşındaki Danny Torrance’tır.
18. Kongo’ya Ağıt (Jean – Christophe Grange)
Gerçek katili bulmak için acele etmemeniz ve kitabın son sayfalarına kadar ilerlemeniz gereken şahane bir eser. Erwan ile babası Morwan’ın Afrika seyahatlerinde başlarına gelenlerin anlatıldığı kitap, Afrika’daki çeşitli kirli çamaşırları da ortaya seriyor. Morwan Afrika’daki madenleri denetlemek, kızı Erwan ise ‘’Çivi Adam’’ adlı katili soruşturmak için Afrika’ya gelir. Erwan’ın bu hummalı soruşturması içerisinde öğreneceği belli başlı şeyler var: Afrika sokaklarındaki vaziyet, babasının gençlik zamanlarında bir hippi olması, cinayetlerin ardında çeşitli Afrika büyülerinin yer alması. Muntazam bir kurguya sahip olan Kongo’ya Ağıt, gerilim okuyucusunun mutlaka seveceği bir eser.
19. Çöp Adam (C. J. Tudor)
Vallahi benim de ilgimi oldukça çeken bu kitabın tanıtım yazısı gayet iyi bir anlatıma sahip. Çocukluk yıllarında tesadüf ettikleri bir cinayet hadisesinden sonra aradan otuz yıl geçer, ancak şimdi yaşanan vakalar da geçmiş yıllardakinin tıpatıp benzeridir: ‘’1986 yılında, on iki yaşındaki Eddie vaktini arkadaşlarıyla bisiklete binerek ve küçük çetesiyle kendine maceralar yaratıp eğlenerek geçirir. Haberleşmek için kullandıkları gizli şifreleri vardır; birbirlerine küçük çöp adam figürleri çizerek mesajlar gönderirler. Fakat bir gün, kim tarafından çizildiğini anlayamadıkları çöp adam figürleri, onları parçalanmış bir cesede götürdüğünde her şey tepetaklak olur. 2016 yılında, yaşanan gizemli olaylar kasabalının zihninden silinmişken çöp adam figürleri yeniden ortaya çıkar. Eski çete üyeleri tekrar benzer bir mesaj alır ve ilk önce bunun kötü bir şaka olduğunu düşünürler. Ancak aralarından birinin ölüm haberi geldiğinde Eddie, otuz yıl önce yaşananların ardındaki hakikati ortaya çıkarmaktan başka çare olmadığını anlar…’’
20. Gölgede Yürüyen Kız
Yazılış hikâyesi ilham, esin değil; doğrudan doğruya hayatından içinden bir sosyolojik olay. Benim de 11. maddede yer verdiğim Lovecraft’ın sıkı okuyucularının şöyle bir iddiası üzerine ortaya çıkıyor bu kitap: kadınlar gerilim korku kategorisinde kitap, daha doğrusu iyi kitap yazamaz. Bu abuk iddiadan sonra sözü kitabın açıklama kısmına bırakabilirim: ‘’Elinizdeki bu kitap, kadınlar tarafından ve kadınlarla ilgili olarak yazıldı. Peki, neden sadece kadınlar? Bu düşüncenin fitilini ateşleyen ilk olay, bazı Lovecraft Mitosu hayranlarının, kadınların bu kategoride yazmaktan hoşlanmadığını, hatta yazamadıklarını iddia etmeleriydi. Ancak bu büyük bir yanılgıydı… Dünyanın dört bir yanından gelen kadınlar, dehşet verici olayları ortaya çıkarmak için Lovecraft evreninin derinliklerine doğru ilerliyorlar. Solgun ve gizemli Lavinia ormanda dolaşır…Genç Asenath gittikçe güçlenir… Eski Mısır firavunu Nitocris ise uzaktaki Amerika’da yeni bir beden bulur… Onlar tüm görkemleriyle sahnedeler, karanlığa hükmeden bu kadınlara eşlik edecek cesaretiniz var mı? Peki ya sevgili annemiz Shub – Niggurath’dan bir şeyler dinlemek için zamanınız var mı? Iä! Iä!’’
21. Gelin Koleksiyoncusu (Ted Dekker)
Dört genç kadını öldürmüş, sapkın ve oldukça zeki bir seri katille karşı karşıyayız. Bu katil Tanrı’nın ve mükemmelliğin rakamı olarak gördüğü ‘’yedi’’ye ulaşmaya çalışıyor. Şu anda dört kadının cesedini bulan FBI ise cinayetlere bir yenisinin eklenmemesi için hızlı olmak zorunda. Davayı çözmekte günden güne zorlanan FBI’ın adamlarından Brad son çare olarak, şizofreni teşhisi konan Paradise’tan yardım ister. Paradise; bir cesede dokunduğunda, o kişinin ölmeden önceki son anlarını hissedip yaşayabilme yeteneğine sahiptir. Bu yeteneği katilin bulunmasına yardım edecek midir? Gelin Koleksiyoncusu böylesi gerilim dolu bir eser.