Bu dünyadan bir Gabriel García Márquez geçti arkadaşlar… Geçmesi harika da, gittiğini düşününce hala yüreğimiz sızlıyor. Ona ne kadar methiye düzsek az… Bu yüzden derin bir nefes alıp, onun eserlerine methiye düzmeye başlıyoruz…
Kolera Günlerinde Aşk, 19. yy ile 20. yy sonları arasında geçen bir aşk üçgenini; bir de bu üçgenin içinde gelişen karşılıksız aşkı anlatır. Marquez’in bu kitapta, annesiyle babasının aşkını anlattığı da söylenmektedir. Florentino Ariza, Fermina Daza’yı bir ömür boyu sevmeye devam eder ve ona kavuşabilmek için 53 yıl 7 ay 11 gün bekler… Zamanında sinemaya da uyarlanmış olan bu eşsiz kitabı, okumadıysanız okuyunuz; başlarda sıkıcı ve durağan gelmesine; Márquez hatrına, aldanmayınız.
İşte Kolera Günlerinde Aşk’tan, sizi acı çekmenin yüce bir davranış olduğuna inandıracak 14 alıntı.
1. “Bilinen çok az ilaç vardır, onları da yalnızca birkaç hekim bilir. Kim olursa olsun, herkes kendi ölümünün sahibidir; o an gelip çattığında yapabileceğimiz tek şey, insanların korkusuz ve acısız ölmelerini sağlamaktır.”
2. “Hiçbir şey, ölümünden daha çok benzemez insana.”
3. “Kim olursa olsun, herkes kendi ölümünün sahibidir; o an gelip çattığında yapabileceğimiz tek şey, insanların korkusuz ve acısız ölmelerini sağlamaktır.”
4. “Bu yaşamdan götüreceğim biricik hayal kırıklığı şu: Birçok cenazede şarkı söylediğim halde, kendi cenazemde söyleyemeyeceğim.”
5. “Kimin daha ölü olduğunu soruyordu kendi kendine üzüntüyle; ölenin mi, yoksa geride kalanın mı?”
6. “Aşk yüzünden ölmekten daha büyük bir onur yoktur.”
7. “Bisturi, tıbbın başarısızlığının en güçlü kanıtıdır.”
8. “İnsanın adının kötüye çıkması, sağlığının bozuk olmasından da beter.”
9. “İnsanlar bir kere doğmazlar. Bu iş, annelerinin onları doğurduğu gün bitmez. Fakat hayat yeniden ve yeniden onları kendilerini doğurmaya mecbur eder.”
10. “Belleği olmayan, kendine kağıttan bir bellek yapar.”
11. “Zengin değilim, diyordu. Parası olan bir yoksulum ben; bunlar başka başka şeyler.”
12. “Savaş dağlarda, dedi. Kendimi bildim bileli kentlerde insanlar kurşunla değil, kararnamelerle öldürüyorlar.”
13. “Yüz yaşıma geldim, her şeyin, evrendeki yıldızların bile yerlerinin değiştiğini gördüm; ama bu ülkede hiçbir şeyin değiştiğini görmedim daha.”
Her üç ayda bir yeni anayasalar, yeni yasalar, yeni savaşlar oluyor; ama hala sömürge dönemindeki gibiyiz.