İnsanlığın topla oynamasının çok uzun ve ilginç bir tarihi geçmişi bulunuyor. İngiltere futbolun anavatanı olarak kabul edilse de futbol tarihi, Antik Çin döneminde başlıyor. Günümüzde futbol, dünyanın en fazla izleyici kitlesine sahip spor dalı olarak kabul ediliyor. Neredeyse her ülkede profesyonel bir şekilde oynanan bu oyunun, 250 milyonu aşkın oyuncusu bulunuyor. Hiç kuşkusuz oyunun kadim tarihi, futbolu küresel bir fenomen haline getiren en önemli unsur. Gelin, zamanda yolculuk yaparken futbol tarihinin en önemli anlarında biraz top sektirelim…
FIFA modern futbola benzeyen ilk oyunun antik Çin’de askeri eğitim amacıyla oynanan Tsu Chu’ya (cuju) dayandığını belirtiyor
M.Ö. 3. yüzyıldan günümüze ulaşan bir kaynakta Çin’de popüler olan Tsu Chu (cuju) isimli bir top oyunundan bahsediliyor. Dönemin askeri el kitabı olan bu kaynakta, Tsu Chu’nun tüy ve saçla dolu deri bir topla oynandığı ifade ediliyor:
…Yuvarlak bir top ve bir kare duvar,
Tıpkı Yin ve Yang gibi.
Ay şekilli hedefler birbirinin karşısındadır.
Her iki tarafın eşit sayıda 6 kişisi vardır.
Kaptanları seçin ve hakemleri atayın,
Değiştirilemeyen yönetmeliklere bağlı kalarak.
Akrabalarını ve arkadaşlarını göz ardı etmeksizin…
Thu Chu’nun en temel amacı; topu, bambu kamışlarına sabitlenmiş küçük bir ağın içine atmaktı. Aynı zamanda oyuncuların kendilerini saldırılara karşı koruması gerekiyordu. Birkaç yüz yıl sonra Tsu Chu’ya benzer bir oyun Japonya’da da oynanmaya başladı. Kemari ismiyle anılan bu oyun, Çin’dekinin aksine rekabete dayalı değildi. Thu Chu ve Kemari’nin varyasyonları Antik Mısır ve Yunan toplumlarında da oynanıyordu. Bu durum futbol tarihinin uzun bir geçmişi olduğunu kanıtlıyor. Ancak bugün bildiğimiz şekliyle oynanan futbol İngiltere’de evrimleşiyor. Modern futbola dair günümüze ulaşan belgelerden en eskisi 1170 yılına kadar geriye gidiyor. Bu belgede; gençlerin bir “top oyunu” için tarlalara gittiği ifade ediliyor.
İngiltere’de oynanan futbolun herhangi bir kuralı yoktu. Hakemsiz oynandığı ve kesin kuralları olmadığı için maçlar medeni bir şekilde bitmiyordu
Hatta rakip takım oyuncularını dövmek ve yaralamak çok normal kabul ediliyordu. Maçlarda oyuncu sınırı yoktu, bazı futbol maçlarının 500 kişiyle oynandığına dair belgeler bulunuyor. Futbol o kadar spontane, düzensiz ve şiddetliydi ki oyunlar adeta köyler arasında hararetli bir yarışma biçimini aldı. Kısa bir süre sonra futbolun cazibesi köyleri aştı ve işçi sınıfı arasında popüler olmaya başladı. 18. yüzyılda ise devlet okullarında en çok oynanan oyunlardan biri oldu. Okullar arası maçlar gerçekleştirilmeye başlayınca, futbolun kurallarının belirlenmesi bir zorunluluk oldu. 1848 yılında Cambridge’de bir toplantı düzenlenerek oyunun kurallarını belirlemek için ilk adım atıldı. Cambridge kuralları, ilk yazılı futbol kuralları niteliği taşıyordu. Cambridge kurallarına uygun birkaç maç düzenlense de İngiltere’nin tamamında kabul görmedi. Neyse ki İngiliz halkı, bu oyunun kitabını yazmak istediğine emindi.
Futbol tarihinin en önemli anı 1863 yılının Ekim ayında gerçekleşti. Bir düzine okul ve kulübün temsilcisi Londra’da Masonlar Tavernasında bir araya gelerek Futbol Federasyonu kurdu
O gün bir dizi futbol kuralı kabul edildi. Saha uzunluğu ve ofsayt kuralının erken bir şekli dahil olmak üzere on dört kural üzerine anlaşmaya varıldı. Alınan kararlar neticesinde; topun boyutu ve ağırlığı standartlaştırıldı, topun elle taşınması yasaklandı, oyun futbol ve ragbi şeklinde ikiye ayrıldı. O güne kadar topu ağlara sinirlenmeden ulaştırmak ve birini öldürmemek en temel futbol kuralıydı. Ancak artık bir federasyon vardı ve oyunun temel kuralları belirlenmişti. Üç yıl sonra, 1866 yılında Londra ve Sheffield maçı sırasında futbolda standart oyun süresinin 90 dakika olmasına karar verildi. İlk FA Challenge Kupası 1871/72 sezonunda gerçekleşti. Aynı yıl İngiltere ve İskoçya arasında ilk uluslararası futbol maçı yapıldı. Bugün olduğu gibi ilk uluslararası maç da her iki ülkenin halklarını cezbetmişti. İskoçya maça hakim olan takımdı ancak ilk uluslararası maç 0-0 berabere bitti. 1884 yılına gelindiğinde British Home Championship adıyla ilk uluslararası futbol turnuvası düzenlendi.
Adanın kuzeyinde ve Midlands’de futbolun popüler olmaya başlamasıyla 1888 yılında Futbol Ligi’nin kuruldu
Bu lig Aston Villa yöneticisi William McGregor tarafından Birmingham’da kurulmuştu. Futbolun İngiltere dışına yayılması ilk başta oldukça yavaş gerçekleşti. Ancak futbol, adanın dışına çıktıktan kısa bir süre sonra dünyanın her köşesine ulaştı. İngilizler gittikleri her yere futbolu da götürüyordu. İngiliz işçiler, 1867 yılında Güney Amerika’nın ilk futbol maçını Arjantin’de yaptı. Aynı yıl Güney Amerika’nın ilk futbol kulübü Buenos Aires kuruldu. Hollanda ve Danimarka 1889’da kendi futbol federasyonlarını kurdular, bunu 1891’de Yeni Zelanda, 1893’te Arjantin, 1895’te Şili, İsviçre ve Belçika izledi. İtalya, 1898’de derneklerini kurdu. Hemen arkasında 1900 yılında Almanya ve Uruguay’da dernekler kuruldu.
1904 yılına gelindiğinde Paris’te FIFA kuruldu. Belçika, Fransa, Danimarka, Hollanda, İspanya, İsveç ve İsviçre kurucu üyeler arasında bulunuyordu
1920’li ve 30’lu yıllar boyunca futbolda profesyonelleşme hız kazandı. 21. yüzyılın başlarında bu oyunun kayıtlı oyuncusu tam 250 milyondu! Bugün FIFA’nın tam 211 üyesi bulunuyor. Dünyada kaç tane futbol kulübü olduğunu söylemek neredeyse imkansız. Günümüzde sadece İngiltere’de 600’den fazla futbol kulübü olduğunu düşünürsek, dünya çapında yüz binlerce kulüp olduğunu ve bu sayısın giderek arttığını söylemek mümkün.
Türk Tarihinde Futbol
Kaşgarlı Mahmut Divan-ı Lügati-t Türk’te; Türklerin Orta Asya’da “Tepük” ismiyle “ayak topu” oynadığını belirtiyor. Benzer şekilde La Tartarie isimli antik Çin kaynağında da; Türklerin yuvarlak bir nesneye ayakla ve başla vurarak oyun oynadığını yazıyor. Aynı kaynakta Türk kabilelerinde kurulan futbol (Tepük) takımlarının cinsiyet gözetmediğini ve takımların kadın-erkek her iki cinsiyetten oluştuğu belirtiliyor. Türklerin Orta Asya’nın bozkırlarında oynadığı Tepük, pek çok destanda geçiyor. Ancak ayak topunun hakkını en fazla Hıtay Türklerinin verdiği görülüyor. Eski Türkler “Tepük” oyununu, belirli aralıklarla dikilmiş mızrakların arasından topu ayakla geçirmek suretiyle sayı kazanma esasına göre oynadıkları biliniyor.
Modern anlamda ilk futbol ise 19. yüzyılda oynanmaya başlıyor. Osmanlı döneminde ilk defa Selanik’te daha sonra İzmir’in Bornova ilçesine oynanıyor. İlk futbol kulübü ise yine İzmir’de İngilizler tarafından Football Clup Smyrna ismiyle kuruluyor. İzmir’den sonra futbol sevgisi Kadıköy’e oradan da tüm başkente yayılıyor. Ancak Müslüman halk, futbolun İslam gelenekleriyle bağdaşmadığını savunuyor. Bu nedenle azınlıklar futbol kulüpleri kurarken Müslüman Türkler maçları izlemekle yetiniyor. İstanbul’da futbolun gelişmesinde önemli rol oynayan James Lafontaine o günleri şöyle anlatıyor:
“Biz üç beş İngiliz, Moda çayırlarında bu işe başladık. İki takım kuracak sayıda oynadığımız için hem canımız sıkılıyor hem de Türk gençlerini teşvik etmekten korkuyorduk. Çünkü o zamanın yönetimi her şeyden şüphelenir ve üç beş Türk’ün bir araya gelmesini istemezdi.”
Black Stocking Efsanesi
Futbol, Türk gençlerinin ilgisini çekse de gerek yönetim gerekse ailelerin baskısı gençleri daima frenliyordu. Ancak futbola gönlünü kaptıran ve bütün tehlikeleri göze alan delikanlılar da vardı. Bu isimler arasında Fuad Hüsnü ve Reşat Danyal ilk Türk futbol takımını kuracak kadar ileri gitmişlerdi. Aslında o kadar da ileri gidememişlerdi. Çünkü dönemin hafiyelerinden kaçabilmek için takımın adını ” Black Stocking ” koymuşlardı ?? Black Stocking’in mekanı, bugünkü Fenerbahçe Stadı’nın hemen karşısında bulunan Hurşit Ağa’nın kahvehanesiydi. Papazın Çayırı’nda birkaç antrenman gerçekleştirdikten sonra ilk maçlarını Rumlarla yapmışlardı. Maç yine Papazın Çayırı’nda oynanıyordu. Türkler oldukça tecrübesizdi. 5-1 biten maçın tek golünü Fuad Hüsnü atmıştı. Maçı izleyenler arasında Abdülhamid’in Jurnalcileri de vardı. Fuad Hüsnü ve diğer Türkler pek tabi tespit edildi. Mahkemeler, cezalar, toplumsal dışlanmalar birbirini kovaladı. Bu ceza aslında bütün Türklere göz dağı vermişti. Bu nedenle başkentte kurulan ilk futbol takımlarını yine azınlıklar kurmuştu.
Yeni bir Türk takımı doğuyor
Türk futbolu adına ilk cesur adımı Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) öğrencileri atmıştı. Okulun 10. sınıf öğrencilerinden bir grup genç, arkadaşları Ali Samiyen’in teşvikiyle Edebiyat dersi sırasında bir kulüp kurmuşlardı. O günden sonra bu gençler futbola daha bilimsel yaklaşmış, oyunu kitabına göre oynamaya karar vermişlerdi. Daha sonra Galatasaray olarak anılacak olan bu takım, İstanbul Futbol Ligi’ne katılan ilk takım olacaktı. Sadece iki yıl sonra Galatasaray’ın yanına Fenerbahçe isimli yeni bir kardeş takım eklendi.
Bu iki takım karanlığın karşısında, Türk futbolunu yeşertecek ve geliştirecek kadar varlık göstermişlerdi. Aynı zamanda 1903 yılında Jimnastik Kulübü olarak kurulan Beşiktaş, 1910’lu yıllarda futbolda adını duyurmaya başlamıştı. Üç büyüklerin doğuşu, Türk futbol tarihinin dönüm noktasıydı. Ancak o yıllarda İstanbul ve İzmir gibi ülkenin en stratejik şehirleri tek tek işgal edilmeye başladı. Mustafa Kemal, Anadolu’da milli mücadelede ateşini yaktığında, İstanbul takımları da futbolu milli bir dava haline getirdi. Koca milletin kırılmış gururu, takımların galibiyetleriyle kısmen okşanıyordu. Ancak asıl mutluluk; Milli Mücadelenin başarısının ardından sayısız futbol kulübünün kurulmasıyla yaşanacaktı.
Bu içeriğimiz ilginizi çektiyse; Muhtemelen Daha Önce Duymadığınız Futbol İle İlgili Çok Şaşırtıcı ve Tuhaf 39 Bilgi başlıklı listemize göz atmanızı tavsiye ediyoruz!?