Şeytan bir gün Tanrı ile girmiş olduğu iddiadan çok sıkıldı ve emekliye ayrılıp, Güney’de bir sahil kasabasına yerleşmek yerine futbolun beşiği olan İngiltere’nin Manchester şehrinde yeni bir hayata başlamaya karar verdi.
Yeryüzünde hem keyif alabileceği, hem de eski günlerdeki gibi tüm insanları baştan çıkartıp, onların kendisine tapınmasını sağlayabileceği tek şey vardı; futbol. Ve kırmızı şeytan sırtına geçirdiği 7 numara ateş kırmızısı formasıyla Eric Cantona’nın vücudunda yenilmez bir kral olarak tekrar vücut buldu.
Yeşil çimler üzerindeki şairane performansı ilk olarak Olympique Marseille ile başladı
Fransa’nın karakteristik devrim ateşini damarlarında tüm yoğunluğuyla taşıyan bu adam, Torpedo Moscow ile oynadığı bir maç sırasında teknik direktörü tarafından haksız şekilde oyundan alınması üzerine hiç kimsenin beklemediği bir hareket yaptı üzerindeki formayı yırtarak sahanın kenarına fırlattı. Bu anlık duygu patlaması aslında Cantona’nın tüm futbol hayatını özetleyen bir flashback olacaktı…
Montpeiller’i tek başına Fransa Kupası finaline kadar sürükledi
Torpedo Moscow maçındaki agresif tavrı cezasız kalmamıştı. Kadro dışı bırakılmasının ardından kiralık olarak önce Bordeaux, daha sonra da Montpeiller’in yolunu tuttu. Hava değişikliği kendisine yaramıştı ve gösterdiği muazzam performans ile şampiyonluk kupasını Montpeiller müzesine götürdü.
Ve krallar da sakatlanır
Kiralık oynadığı sezon sona erdiğinde Marsilya’ya döndü fakat bu kez işler Cantona için pek iyi gitmedi ve başı sakatlıklarla belaya girdi. Bu yüzden kulüpte fazla tutunamayarak başka bir kulübe transfer olmak zorunda kaldı…
“Hepiniz aptalsınız”
Sakatlık sorunu ardından devreye bir de kötü şans faktörü girmişti ve Cantona, Nimes forması altında çıktığı bir karşılaşmada hakemin kararına topu kendisine fırlatarak itiraz etme gafletinde bulundu. Fransa Futbol Federasyonu tarafından pek nazik bulunmayan bu agresif ve haksız ‘karar itirazı’na 1 ay sahadan uzaklaştırma cezası verildi… Ceza sonrası zıvanadan çıkan Cantona’nın federasyona yanıtı da kendisine has bir şekilde oldu: Hepiniz aptalsınız.
Ada yolcusu kalmasın
Federasyon, “hepiniz aptalsınız” reaksiyonu ardından Cantona’ya akıllanmadığını idrak etmesi için vermiş oldukları 1 aylık sahadan uzaklaştırma cezasını 2 ay’a çıkarttı… Küplere binen Cantona ise, federasyonun bu sert tutumundan sonra futbol defterini temelli olarak kapatmaya karar verdi. Çok geçmeden anlık sinirle verdiği karardan vazgeçerek Ada’nın yolunu tuttu. İngiltere’nin Leeds United takımında giymeye başladığı forma ile dünya futbol sahnesindeki başrolüne kavuştu. Sheffield Wednesday için geldiği Ada’da, şans henüz farkında olmasalar da Leeds United’ın yanındaydı. 1991 – 1992 yılında kazandıkları şampiyonlukta Cantona’nın sergilemiş olduğu performans lige damgasını vurdu…
Ve şeytan 7 numaralı forması ile yeryüzünü ziyaret eder
İngiltere artık Cantona’yı daha yakından tanıyordu… Cantona, 1992-1993 sezonunda herkesi şaşırtacak bir karar vererek Leeds United ile yollarını ayırdı. 7 sırt numarası ile hafızalara kazınacağı ve özdeşleşeceği Manchester United’a imza attı. Cantona, takıma geldiği esnada Manchester United kendi içerisinde bir buhran yaşıyordu fakat bu Cantona’nın takıma çabucak adapte olmasını engellemedi. Kaptan dümene geçti ve oynadığı iki yıl içerisinde gösterdiği üstün performans ile Manchester United’ı çok uzun bir sürenin ardından tekrar ait olduğu yere, zirveye çıkarttı. 1993 ve 1994 yılları gelen şampiyonluklar ile duble yaparak Manchester United’ın vazgeçilmezlerinden biri oldu. İngilizler, ona Eric the King lakabını taktı…
Chuck Norris’e nazire edercesine atılan duygu yüklü uçan tekme
Takvimler 1995 yılını gösterdiğinde yaşadığı rüya sezondan uyanmasını sağlayan ve tüm hayatını kökünden değiştiren bir olay yaşadı… 1995 sezonunda yapılan Crystal Palace maçında, formasını çeken Richard Shaw’a hiç dayanamayarak kırmızı kart almak zorunda kaldı ve sahayı terk etmek için tünele ilerlerken kendisine ırkçı hakaretlerde bulunan Crystal Palacelı taraftar Matthew Simmons’a, hayatı boyunca bir daha hiç unutamayacağı 20 saniyelik bir yan rolde oynama şansı verdi. Cantona, Bruce Lee ve Chuck Norris’e nazire edercesine reklam panolarının üzerinden süzüldü ve yeryüzünün en estetik, duygu yüklü uçan tekmesini Simmons’a attı… Aksiyon ve dövüş sahnelerinde dahi eşine rastlanılması imkansız olan bu tekme, milyonlarca futbolseverin akıllarına kazındı. Eric Cantona, bu olayın ardından bir basın toplantısı düzenledi ve sadece bir futbolcu değil, aynı zamanda da entelektüel bir futbol bilgesi olduğunu tüm dünyaya gösteren “Martılar, balıkçı teknesini takip ederken sardalyelerin denize atılacaklarını düşünürler” açıklamasını yaptı…
Graham Kelly: “Futbola sürülen kara leke”
Uçan Tekme Vak’asının ardından İngiltere Futbol Federasyonu’ndan tam tamına 9 ay futboldan men, 10.000 paund para cezası ve 120 saat de kamu hizmeti yapma gibi astronomik bir ceza aldı… Cantona’nın bu ceza ile yetinmeyeceğini düşünen Manchester United Kulubü, oyuncusuna iki haftalık maaş kesme cezası verdi. Premier Lig Ceo’su Graham Kelly ise, olayı “futbolun kara lekesi” olarak nitelendirdi. Olay bununla da kalmadı, Fransa milli takımındaki kaptanlık görevinden de alındı…
Tutku biter ve ışıklar kapanır
31 yaşındayken, aktif futbol hayatına son verme kararı aldı. Bunda Fransa Milli Plaj Futbol takımında kaptan olmasının da oldukça büyük bir payı vardı. Futbol otoriteleri bu beklenmedik karar karşısında oldukça şaşkındı çünkü Cantona’nın kariyerindeki en verimli çağda olduğu konusunda hemfikirlerdi. Cantona bu kararını hiçbir zaman değiştirmedi. Tutkusunu kaybettiğini anladığında, futbol oynamayı da bırakacağını söylemişti. Nitekim öyle de oldu…
George Best: “kendisiyle Old Trafford’da birlikte oynayabilmek için hayatımda içtiğim tüm şampanyaları feda ederdim”
Alex Ferguson: “eğer Manchester United için yaratılmış bir futbolcu varsa o Eric Cantona’dır”
Beyaz perdeye adım atan krampon
Hayatına oyuncu olarak devam etti ve birçok reklam filmi ile uzun metrajlı filmde yer aldı. Son olarak Galasaray – Fenerbahçe derbisi hakkında çekeceği “Looking for İstanbul” belgeseli kapsamında İstanbul’u ziyaret etti. Hatta, Beyoğlu’nun ara sokaklarında dolanırken hayranı olduğu Ara Güler’in kafesinin önünden geçerken fotoğraflara takılarak içeri daldı ve Ara Güler ile saatlerce süren keyifli bir sohbet yapmaktan geri kalmadı.
Tanrı halı saha maçı yapacak olsaydı, takımına alacağı forvet kesinlikle Cantona olurdu
Futbol tarihinde şiir ve felsefe ile ilgilenen galaksi üzerindeki yegane futbolcu olarak, verdiği eski bir BBC ropörtajında futbolculuk hayatından kalan hiçbir şeyi, hatta tek bir formayı dahi saklamadığını anlatmıştı. Futbol, Cantona için hiçbir zaman salt futboldan ibaret olmadı.
Rimbaud’un şiirleri, Shakespeare’nin soneleri, Picasso’nun tabloları sanat tarihi ve insanlar için ne ifade ediyorsa Cantona’nın futbol kariyeri de insanlık tarihi için aynı şeyi ifade etti…