Galatasaray’ın efsane futbolcusu Ergün Penbe; 6 Lig Şampiyonluğu, 4 Türkiye Kupası Şampiyonluğu ve 1 UEFA Kupası bulunan kariyeri başarılarla dolu olan bir futbolcuydu. Yeşil sahalarda süre aldığı zamanlarda, tüm kulüp taraftarlarınca efendiliği sayesinde her zaman saygı duyulan bir profesyonel olmuştu. Konumuz Ne TV adlı YouTube kanalında soruları yanıtlayan Ergün Penbe, çok eğlenceli bir röportaj yaptı. Ergün Penbe’nin birbirinden eğlenceli 23 anısını sizler için listeledik. İyi eğlenceler!
1. Oynadığım zamanlarda 65 ile 67 kilo arasında olduğum için bana kemik derlerdi. Antrenmanlarda arkadaşlarım benimle ikili mücadeleye girmezlerdi. Her tarafım kemik olduğu için canları acırdı. O yüzden bana kilom sebebiyle “kemik” derlerdi
2. Sonradan yeni bir lakabım daha oldu. “Buz adam” diyorlardı oyun içerisindeki soğukkanlı duruşumdan, ceza sahası içinde paslaşmamdan dolayı. Bu konuda babama çekmişim. Babam da soğukkanlıydı. Ne kadar soğukkanlı olursanız, hata yapma ihtimaliniz o kadar azalır
3. Hatta bu soğukkanlılığımdan dolayı bir keresinde defansta çalım attığım için Fatih Hoca yedek kulübesinden çıkmıştı. “Lan Ergün! Senin yüzünden sigarayı bırakamıyorum” demişti. Ben de “Dua et hocam o sigarayı sana yedirmiyorum” demiştim
4. Gençlerbirliği’nde oynarken 4 büyük kulüp de beni istemişti. Fatih Terim’e sormuştum. Galatasaraylı olmasına rağmen Galatasaray’a git demedi bana. Büyük bir camiaya gidiyorsan oraya yakışır şekilde davran. Giyimine kuşamına, davranışına dikkat et ve örnek ol demişti. Bu benim kucağıma küpe oldu
5. Derbi mücadeleleri çok gergin olurdu. Bir keresinde Kadıköy’de maç öncesi zemini kontrol etmek için çıktığımızda pet şişeler yağıyordu. Tekrar içeri girerken de aynı şekilde. Ben biraz daha gerideydim takım arkadaşlarımdan. Ben girerken bir tane bile pet şişe atılmamıştı
6. Yumruk şov için tribünler çağırdığı zaman ben giderdim ama elimi kalbime götürür teşekkür ederdim. Çünkü biz futbolcuyuz, oyuncuyuz. O camiaya hizmet eden profesyonelleriz. Amigo değiliz
7. Benim soyadım aslında Pombe’ydi. Hatta Fatih Hoca benimle ‘Pompa mısın, ponbe mısın? Bu nasıl soyad?’ diye dalga geçerdi… Pombe soyadımı Pembe diye değiştirmek için mahkemeye başvurdum. Ama yine yanlış yazıp, Pembe yerine Penbe yaptılar
8. Frank de Boer hata yaptı gol yedik, bir daha hata yaptı gol yedik. Hasan Şaş yedek kulübesinde. Yedek kulübesinin tavanı alçak olduğu için her golde Fatih Hoca kafasını tavana vuruyordu. Hasan Şaş da gülmemek için tekmeliklerini ısırıyordu
9. Fatih Hoca neşeliydi. Ben topu kendi kaleme doğru kaptım. Bağırdı. Ulan Ergün orası bizim kale diğer kaleye gideceksin dedi. Hocanın öyle laf sokmaları vardı
10. İsviçre maçı çok gergindi. Maçın gerginliğini arttıran isim Vogel’di. İsviçre maçında da eliyle 6 yapıp bana 6 numaralı Vogel’e vur demiş. Bende 6 dakika kaldı pres yapın diyor zannettim. Herkese pres yaptırdım 6 dakika boyunca
11. Roma maçımız da çok gergindi. Orada biliyorsunuz bizim takımdakiler polise vuruyordu. O maçta da eski Gaziantepsporlu Lima gerginliği yükseltmişti. O maç bitiminde de olaylara karışmadım. Hakemle birlikte soyunma odasına girdim
12. Roma maçının ardından otelimize polisler gelmişti. Bizden birkaç futbolcuyu götüreceklerdi. Yöneticilerimiz, teknik kadro vermedi futbolcuları. Orada büyük badire atlatmıştık
13. Birgün antrenmana gidiyoruz Hasan Şaş ile birlikte. Hoca yanımıza geldi. “Yeni arabamı nasıl buldunuz?” Diye sordu. Hasan Şaş” Hocam paraya önce siz alırsanız en güzel arabaya siz binersiniz” dedi. Hoca çok sinirlenmişti
14. Hertha Berlin maçını 4-1 yenmiştik. O maçta sevinçten Fatih Hoca’yı unutmuşuz. Otobüsle otele geldik çorba içiyoruz. Hani kovboy filmlerinde kapı açılır ya. Fatih Hoca içeriye öyle girdi “Beni nasıl unutursunuz” diye. Yöneticiler neredeyse utancından çorbanın içine gireceklerdi
15. Ankaragücü maçı öncesi otelde uyurken çarşafı çok germiş çalışanlar. Yatağa girerken “sabah sakatlanmazsak iyi” demiştim. Sabah bir kalktım eğilemiyorum. Kimsenin de Fatih Hoca’ya Ergün yatakta sakatlandı diyecek cesareti yok. Hoca çok kızmıştı ama benimle çok dalga geçmişti
16. Hasan Şaş kafa topuna çıkarken sakatlandı sonra oyundan çıktı. Soyunma odasında da Hasan’a bakıyorum çaktırmadan iyi mi diye. Baktım Hasan kendi kendisini muayene ediyor doktor gibi. Eliyle 5 yapıyor ve sonra 5 diyor. “Oğlum dedim sen kendi elinle gösteriyorsun sayıyı zaten” dedim
17. Hasan Şaş maç çıkışında sinirden camı yumrukluyor. Abdurrahim Albayrak da Hasan’ı alıp aceleyle en yakın hastaneye götürmeye çalışıyor. Basın bunu öğrenmesin diye konuşurlarken Lig Tv arabasında olduğunu fark ediyorlar
18. Trabzonspor maçında Hasan sakatlandı sanıyorum. Hasan Şaş bir Trabzonspor maçında önümde oynuyor. Kırmızı kart görüp bizi 10 kişi bırakmış. Haberim yok. Bende son 20 dakika niye bu kadar baskı yedik diye hayıflandım. Hasan Şaş’ın kırmızı kart yediğini maç sonu yemek yediğim restauranttaki garsondan öğrendim
19. Hagi’nin çok kötü oynadığı bir maçta biz Hakan Ünsal ile kumpas kurduk. Hagi’yi oyundan çıkaralım diye. Ben Hagi’ye pas attım ama arkasından iki adam geliyor. Hagi’ye daldılar sakatlandı kenarda tedavi görüyor. Hakan Ünsal hemen yedek kulübesine değişiklik işareti yaptı. Hagi bize çok kızmıştı
20. UEFA finaline çıkarken Suat Kaya ile birlikte önlü arkalı çıktık sahaya. Geçerken de Suat Kaya dokunmuş kupaya. Daha sonra söylüyor “N’olur n’olmaz belki bir daha dokunamazdım” kupaya dedi
21. 6-0 yenildiğimiz maçtan sonra moralim çok bozuktu. Yazlığa gidip yalnız kalacaktım. Giderken benzin istasyonunda durdum yiyecek almak için. Kasadaki adam beni tanıdı “Eyvah” dedim içimden söyleyecek bir şeyler. “Kapıdan giren Bülent ya da Hasan olsaydı çok uğraşırdım ama Fenerbahçeli olarak seni çok seviyorum” dedi
22. Bir maçta penaltı yaptırdım ama pozisyon penaltı değildi. Takım arkadaşlarım hakeme kızıyorlar hızlarını alamadılar bana da kızdılar. “Söylesene pozisyon penaltı değil” diye dediler. Ben onları sakinleştirmek zorunda kalmıştım, itiraz etsem ne değişecek ki
23. Sabri bizim evden çıkmazdı evlenmeden önce. Her antrenmanda bacak arası çalım atardım. Yalnız kaldığında çalım yememek için düşünürmüş. Çalım ata ata futbolcu yaptım Sabri’yi