1992 Barselona Yaz Olimpiyatları 23 yıl evvel insanlığın sadece birkaç yüzyılda bir görebileceği türden bir doğa mucizesine tanık oldu ve basketbol tanrıları Olympos’ta kendi aralarında döndürdükleri şöleni biz sıradan fanilere bahşetmek üzere parkelere teşrif etti. Bu olay aynı zamanda olimpiyatlara katılan diğer takımlar için hayatları boyunca unutamayacakları ve estetize bir dramın parçasına dönüşecekleri reaksiyonun da kaçınılmaz bir tetikleyicisi oldu…
Bizleri büyüleyen doğa mucizesinin gerçekleşmesinde Amerika’nın daha önce katılmış olduğu son olimpiyatta genetiğine aykırı şekilde altın kupayı kaldıramaması ziyadesiyle önemli bir rol oynuyordu ve tekrar gerçekleşme ihtimali milyonda bir dahi olsa oluşmadan ortadan kalkmalıydı. Koç Chuck Daly sazı ve oyun tahtasını eline alarak dünyadaki tüm basketbol otoriteleri tarafından kabul gören ve Michael Jordan, Magic Johnson, Larry Bird, Charles Barkley, Scottie Pippen, Patrick Ewing, Karl Malone, John Stockton, David Robinson, Chris Mullin, Earvin Johnson, Christian Laettner, Clyde Drexler‘dan oluşan basketbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi kadrosunu sahaya sürdü. Ortaya çıkan sonuç ise bir Mozart senfonisi kadar şairane, tarif edilemeyecek kadar sofistikeydi. Hatta o kadar sofistikeydi ki Koç Daly tüm turnuva boyunca tek bir mola dahi alma ihtiyacı hissetmedi. Oyuncular ise 25-30 sayı farka ulaşamadıkları maçı kaybetmiş sayacak kadar kendilerinden emindi.
Şimdi önümüzü ilikleyip, efsanelere saygı duruşunda bulunma zamanı.